26 Haziran 2012 Salı

Boullier Korkak * : 2012 Avrupa GP


Böyle bir başlık atmak için sebep üretmeye çok uğraştım ama sonunda dayanamadım. Neden böyle bir başlık attığımı aşağıda anlattım.
Bu başlıktan önce daha absürd bir başlık olarak McLaren'in en hızlı pitleri yapması konusu da güzel olabilirdi, yarışta 20 sn'nin altındak pit yapan üç isim vardı ; Hamilton 19.3 sn, Button 19.6 ve Alonso 19.7, şaka gibi ama gerçek.

Türkiye'de yaşayan F1 fanları için yaz dedin mi akla iki büyük çile gelir; birisi Valencia GP, diğeri de Serdar Ortaç ya da Demet Akalın'ın albüm çıkarmasıdır, Allah'a şükür ilkini güzel atlattık atlamasına da ikinci ve daha büyük çileyle bütün yaz nasıl uğraşacağız bilmiyorum. Valencia GP de aslında SC girmeden önce eski yıllardan çok da farklı değildi. Sezonun başa güreşen 7 takımı arasına bu sefer Force India katılarak Q2'ye kalmanın bile zor olduğu bir Valencia GP bizi bekliyordu.

Monaco ve Kanada'dan daha çok downforce ayarının seçildiği Valencia'da çekişin yine önceki iki yarış gibi önemli bir bileşen olduğu kesindi. Amma lakin Vettel'in Q3'deki hızının sadece çekişle açıklamak pek mümkün gözükmüyor. Diğer seçenek olarak da hızın ayarlardan mı olduğu sorusunu akıllara getirdi getirmesine de Vettel'in yarıştaki hızı bu konuda şüphe bırakmadı. Yaşadığı maddi zorluklara rağmen hala F1 gridinde olan HRT'den De La Rosa Q1'de liderden sadece 3.3 sn gerideydi, Kanada'daki hızları da dikkatimi çekmişti, burdaki fark daha sevindirici, Glock'un yokluğunda Marussia'yı da geçmekte zorlanmadılar. Gerçek bir pist olan Silverstone'da bir gözümüz de onların formunda olacak, üstelik pist kısa değil. Birçok F1 izleyicisi özellikle bu iki takıma pek sevgi beslemese de Honda, BMW gibi markaların F1'den öyle ya da böyle uzaklaştığını düşünürsek saygıyı hak ediyorlar demek yanlış olmaz sanırım. Jenson Button Q3'e kadar Hamilton'la başa çıksa da Q3'de yavaş kaldı, yine de çok önemli bir adım attığını söylenebilir, Silverstone için kesinlikle gözden kaçırılmamalı.

Vettel'in hızında Hamilton'ın anormal yavaşlığının, önünün açık olması da etkili oldu, bunların yanında Vettel'in hızının tam olarak ne kadarının gerçek olduğunu tespit etmek önemli. Grosjean Hamilton'ı geçtiğinde lastikleri muhtemelen Vettel'den daha çok yıpranmıştı, Vettel 9.turda Hamilton ile farkı 10.1 iken, bu turda Hamilton'u geçen Grosjeanla farkı 10.turda 11.4, 15.turda da 15.2 sn idi, yani tur başına 0.8 sn. Lotus'un iyi lastik sakladığını da hesaba kattığımızda Vettel gerçekten hızlıymış demek zor olmaz. Grosjean'ın Hamilton'ı geçişi DRS ve Pirelli yardımı olsa da izlemesi güzeldi unutmadan, Grosjean yarış dışı kalmadığı her yarış kendini geliştiriyor. İlk pitlerden sonra 15.8 sn olan ikilinin farkı Grosjean'ın trafiğe de takılmasıyla 24.turda 20.8 sn'yi buldu. Grosjean bu turdan sonra vitesi artırıp SC girmeden önceki turda (27.tur) farkı 19.2 sn'ye indirmişti. Lotus'un lastiklerini bu kadar iyi saklamasının nedenlerinden ve dezavantajlarından olan lastiği ısıtamama problemi hem ilk pitlerden sonra farkın açılmasına hem de SC çıktıktan sonra iki Lotus'un da rakiplerine geçilmesine sebebiyet verdi. Pirelli geldiğinden bu yana yarış sonlarında devasa farkların olmaması en fazla df (downforce) üreten aracın aynı zamanda en fazla lastik harcayan takım olmasından kaynaklanıyor. Lider pilotunun önünün açık olması ise muhtemelen sadece bunu azaltan bir faktör. Serhan Acar'ın dediği gibi cadde pisti olması da Vettel'e önde uçup gitmesine katkısı olmuştur. Unutmadan Grosjean Hamilton'u geçtikten sonra 2.5 tur içinde İngilize 2.7 sn fark açıyor.

Sam'in işi zor...
SC ile baştan aşağı değişen yarış, pitlerdeki aksiyonunu da beraberinde getirdi. Ondan önce Raikkonen'in ilk piti 21.8, Kobayashi tam 23 sn sürerken, Alonso'nun piti 19.7 sn sürmesiyle bu ikiliyi de geçmeyi başarmıştı. Alonso startta 3 yer kazanırken, sonrasında Di Resta ve Maldonado'yu pistte, Raikkonen ve Kobayashi'yi pitte, sonra diğer pitlerde Hamilton'u, SC'den sonra Grosjean'ı geçip, Vettel'in de yolda kalmasıyla liderliğe kadar yükseldi. Alonso çok agresif ve müthiş bir geçiş pilotu olmasa da bazen öyle anlarda atak yapıyor ki, önündeki gafil avlıyor ve ona hareket imkanı bırakmıyor. Alonso'nun liderliği alışı akıllara Kore'deki ilk yarışı hatırlattı. Yarışın son bölümünde Alo-Gro-Ham-Rai sıralaması varken, Alonso ve Hamilton'ın Lotus'lara direnemeyeceği seziliyordu, özellikle de Hamilton'ın. Grosjean'ın yarış dışı kalmasıyla rahatlayan Alonso'dan sonra DRS bölgesinde gezinen Hamilton ve Raikkonen ikilisi de yarışın sonuna kadar beraber gittiler. 47. turda 6.6 sn gerideki 4. Maldonado ile aynı dereceyi yapan Hamilton, o andan itibaren arkasındaki ikiliye zaman kaybetmeye başladı. Maldonado önü açık Alonso'dan da hızlıydı, burdan yakınca kazanın kaybedenin Maldonado olduğu çıkarımı da yapılabilir. Öyle ki 50.turda Maldonado liderden 0.7 sn, arkasındaki Hulkenberg de aynı şekilde 0.6 sn daha hızlı. Muhtemelen Raikkonen de Lewis'e takılmasa bu ikili kadar hızlı olabilirdi. Alonso'nun yarışın sonundaki yavaşlığı mazur görebilir çünkü araç yarışta oldukça iyiydi fakat Hamilton bütün yarış boyunca neredeyse savunma pozisyonunda geçirmesi McLaren'in berbat bir yarış geçirdiğinin göstergesi. Hem yavaş bir araç, hem de lastikleri daha erken bitiren bir araçtan felaketi olamaz Pirelli'li Formula 1'de. O sıralar yeni pite giren Rosberg'in tur zamanı da 50.turda tam 1.42.614. Ona karşı Alonso 1.45.3, Ham 1.44.7, Mal 1.44.6, Hulkenberg 1.44,7. Gerçi Alonso'nun o turda anormal bir yavaşlığı var,51.turda da Hamilton'un derecesi düşmeye başlıyor iyice, 1.45.2, Rosberg yine uçarak 1.42.7, Mal 1.44.6, Hul 1.45.0, Per 1.45.5. Ve sonunda malum kaza, Hamilton yarış dışı kalırken, Maldonado da devam etmesime rağmen aldığı cezayla 1 puandan oluyor, efsane podyuma geri dönüyor, bir ara yine mi Webber geçecek derken, Schumi direnip hiç beklemediği bir yarışta 155. podyumunu kazanıyor.

McLaren'in rakiplerinin güncellemelerine cevap verememesinin bir nedeni de Button'ın anormal yavaşlığı üzerine gitmeleri olduğu söyleniyor. Hamilton'ın cumartesi günü yine olağanüstü bir iş çıkararak 2.olması bir şeylerin üstünü örtse de pazar günü gerçek bütün çıplaklığıyla ortayadaydı. Geçen sene de McLaren burda anormal bir yavaşlık göstermişti. Red Bull'un sadece çekişle bu hıza ulaşmadığı, takımın Valencia'ya adeta B versiyonu getirdiği başka konuşulan konulardan biriydi. Haftanın en iyisi Alonso olmasına rağmen, en hızlısı kesinlikle RB8 ve Vettel'di. Son zamanlardaki en agresif yarış olan Valencia'da kazalar, sürtünmeler, parçalar adeta havada uçuştu. Kobayashi, Vergne ve Maldonado cezaları kesinlikle hak ettiler, özellikle Kobayashi ve Vergne kazalarına çok açık şekilde sebebiyet  verirken, Mal-Ham kazasında da Maldonado daha sakin kalmalıydı. Whitmarsh Lewis'in daha sakin olması gerektiğini söylerken haklı olsa da, bu noktadan sonra yapılan Lewis gibi birine zulümdür galiba. Lastikleri bitti diye arkasındaki sürücüye nazik davranmak da neymiş, F1'i anlamak zor oluyor bazen, kazanmanın her şey olmadığını birileri bazen söylemeli. -başka sporlarda da- Yarışta önemli puanlar kazanan Alonso, Raikkonen veya Schumacher değil Hamilton da kazandı bir şeyler bence. Sadece Hamilton değil, agresiflik mevzuunda pilotlara sürekli baskı yaparak yakında sadece DRS ve pitlerde birbirini geçen pilotlar izlememiz uzak değil galiba. Konu taştı, lastikler anlaşıldı mı anlaşılmadı mı asıl Silverstone'da göreceğiz. Soğuk havayla beraber Lotus'un şansının azaldığını, pistin en çok FW34'e  ve MP4-27'e uyduğu söylenebilir, Lotus'un soğuk havada performansını, Mercedes'in soğuk havadaki avantajının ne boyutta olduğu önemli sorular olacak, RB8'nin büyük güncellemeleri de şu sitede ayrıntılı bir şekilde anlatılmış. Bir çok şeyi İngiltere'de göreceğiz diyoruz da, bu sene neyi biliyoruz ki, senenin ortası gelmiş ve aero pistine giderken kimin en hızlı olacağı konusunda kimsenin bir fikri yok.

* Hıncal Uluç'un herhangi bir maçtan sonra takımlardan birinin hocasına Korkak demesi meşhurdur, başlıkta da basketbol spikeri ve yorumcusu Orkun Çolakoğlu'nun Hıncal Uluç'a gönderme yaparak Popovich Korkak (San Antonio Spurs koçu) demesinden esinlendim, Allah'dan Hıncal Uluç F1 izlemiyor, yoksa Domenicali'yi takımda hala tutan Monte'yi, sonra Sam Micheal'ı hala göndermeyen Whitmarsh'ı yerden yere vuracağı, en çok eleştiriyi de Boullier ve Ross Brown'a yapacağı kesindi.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder