25 Mart 2013 Pazartesi

2013'de Formula 1'i Televizyonda Nasıl İzlerim ?

Geçen yılki Formula 1'i nerede izleyeceğiz belirsizliğin ardından bu sene biraz daha sessiz sedasız ortalık. Herkes bir şekilde kendi yolunu buldu. Benim de geçen sene bazen isyan ettiğim zamanlar olmasına rağmen alıştık sayılır. Asıl endişem Formula 1'e o kadar sıkı bağlı olmayıp, yayın haklarının D-Smart'a geçmesiyle spordan kopabileceklerin olmasıydı. Muhtemelen olmuştur, fakat çekirdek bir izleyici takip etmeye devam ediyor. Bu yazının amacı da insanların Formula 1'i daha rahat izlemelerinin yollarını bulmaya çalışmak. Umarım faydalı olur.

Öncelikle bu yazıya temel oluşturan biri benim, diğeri Ali Ünal'ın geçen sene yazılan yazıları tavsiye ederim. Zaten Ali Ünal'ın yazısındaki F1'i izleme seçenekleri bu sene de aynen geçerli. Ben wikipedia sayfasından 2013'deki dünyadaki bütün yayın haklarını bulunduran Tv kanallarını paylaşacağım. Bunun yanında yine internnetten yayın yapan kanalları ve radyoları da koyacağım. Link (stream) konusunda gelirsek ; evet internette birçok link var, izliyoruz da fakat link konusu internetiniz ne kadar iyi olursa olsun her zaman bir şüphe kalıyor aklınızın bir ucunda. Formula 1 izlemek bizler için büyük zevk, bu da en iyi televizyonda olur kanısındayım.

Hazır konu açılmışken D-Smart'ın geçen yıldan bu yana F1 takımları gibi gelişim konusunda fena olmadığını gördük. Formula 1 Özel diye program yapmaya başladılar, bu sene yarış öncesi ve sonrası yine aynı isimle program yapılmaya başlandı, Erbatur Ergenekon ve Korhan Savran gibi tanıdık isimlerle yapılan program kendini izlettirdi. Bazı arkadaşların haklı da bir şekilde bu programların içeriğinin yeterince iyi olmadığı konusunda şikayetleri oluyor. Bu konuda biraz daha temkinli olmak gerek çünkü bu ülkede maalesef bir F1 programının olması bile başlı başına bir olay, o yüzden eleştirelim ama destek de verelim. D-Smart fena iş çıkartmıyor, üstelik yarışın tekrarlarını da sürekli veriyor. Eğer sansınız varsa, bu yazıyla veya linklerle uğraşmayın. Gidin bir D-Smart alın, çünkü pahalı bir şey değil, pc başında uğraştığınıza değmez. 30 kağıda F1, NBA, Şampiyonlar ligi maçları, belgesel kanalları, D-Smart'ın kendi ve yerli film kanalları dahil. Sürekli D-Smart'ın reklamını yapıyormuşum gibi hissediyor ve rahatsız oluyorum ama siz beni anlarsınız. D-Smart, Digiturk gibi paralı platformlara karşı tepkiyi de son derece haklı ama dünya artık bu düzene geçmiş, şu noktada yapacak bir şey yok. Evet ne de çok konuştum değil mi, resimleri aldığım linki de vereyim de oradan daha kolay bakarsınız.







Bunlar bütün dünyada Formula 1'in 2013 yayın haklarına sahip olan kanallar. 'Pay' olanlar o ülkede de paralı yayın yaptığını söylüyor. Bazılarının internetten yayını da var. Antrenman ve sıralama turlarını gösterip göstermediği de bu tabloda var. Sanırım bu kanalları izlemek için en uygun yer, Hotbird. Bildiğim kadarıyla İdman Tv ve Abu Dhabi Sports'dan izleyenler var uydudan. Yine RTL de kablolu da var. Uydudan farklı kanallardan izleyebilen veya burdaki listeden bir kanalı izlemeye başaran ya da uyduyla ilgili başka tavsiyesi olabilecek birileri varsa yorum yazmanızı özellikle rica ediyorum. Bu yazıyı mini forum gibi kullanabiliriz.

Diğer yandan yine wikideki sayfada radyo kanalları da varmış. Olur da yurtdışına çıktınız, yarışı izleyemiyorsunuz, belki bu radyolar bir işinize yarayabilir. Belki internetiniz iyi değil, link bulamadınız o durumda da bu radyolar iş görebilir.

























Bu arada yarışları BBC'den izlemek veya dinlemek istiyorsanız Expat Shield programını kurmanız gerekiyor. Bu program size bir İngiltere IP'si alıyor ve BBC'yi beleşe izliyorsunuz, fakat BBC bütün yarışları göstermiyor, bir sezonda 9-10 yarışı gösteriyor, o da yukarıdaki linkte mevcut. Ayrıca yarış günleri Cnn Türk'de altı gibi yarışın özetini veriyor, aklınızda bulunsun. Pazar akşamları maçların özetlerini izleme hesabı. Başka başka aklıma bir şey gelmiyor şimdilik, sizin de katkınızla Formula 1 izlemek isteyenlere yardım edebiliriz, zamanla yeni yollar bulursak paylaşmaya devam ederiz. Esen kalın.

Düzeltme 1 : İdman Tv'nin biss key'i şu linkte bulabilirsiniz.

24 Mart 2013 Pazar

This is Ridiculous* - 2013 Malezya GP

- Felipe Massa 3 yıl sonra ilk defa Alonso'yu puan klasmanında geçmiş oldu. 2010'da yine      Malezya'dan sonra şampiyona liderliğini ele geçirmişti bir yarışlık.
- McLaren 2010 Bahreyn'den bu yana 60. yarış üst üste puan almayı başardı.
- Hulkenberg Sauber'le ilk yarışından puan aldı.
- Sergio Perez McLaren'deki ilk puanlarını deftere yazdı.

Birkaç gereksiz istatistik verdikten sonra ilk iki yarışın analizine gelelim. Yazı Malezya odaklı olacak, arada Albert Park'tan da bukleler göreceğiz. Sezonun lastikler açısından bugün hem pist ve iklim şartlarından hem de sezonun başlayalı daha bir hafta olduğundan en zorlu sınavını gördük muhtemelen. Avrupa yarışları öncesi sezonun karambollere yüksek eğilimi devam ediyor. Sepang Albert Park'dan daha derli toplu olsa da akıllardaki soru işaretlerini yine azaltmadı. Artık takımların ellerinde daha çok veri var, bizim de daha çok sorumuz.

Avustralya'da Lotus ve Ferrari'nin öne çıkan lastik kullanımından sonra bugün de Red Bull ve Mercedes'in ayrı dünyalarda olduğunu gördük.  2011 ve 2012'de sezon karışık başlamış, sonrasında üç büyüklerin ağırlığını koyduğunu görmüştük. Sezonun ikinci yarışı ''Aa, evet ya Malezya'da RBR ve Mercedes çekişmişti'' gibi tepki vermemiz zor değil. Yine de 2013 2014'deki kural değişikleriyle geçmiş sezonlara benzemeyebilir.

Biraz gülün ama, çekiyorum...


Cuma günkü Lotus ve Red Bull üstünlüğünden sonra cumartesi günü Mercedes'in de hızlandığını gördük. Ferrari çok ortalarda gözükmese de Q3'de ortaya çıkarak 2 ve 3. cebi aldı. Malezya'da da Q2'nin ortasında yağmur gelmesi yine Avustralya gibi kafaları karıştırdı. Avustralya'da 1 sn farkla polü alan Red Bull burda Q3'e zor kaldı. Q3'de ise herkesten çok daha hızlılardı, Webber son turunu atabilseydi yine ilk çizgiyi alacak gibiydiler. Hem yağmur hem lastikler tabloyu görmemize engel oldular. Yükseğe yakın downforce isteyen bu pistte Red Bull Q1'de çok zorlanmış, Q2'de de Vettel Q1'de kullandığı lastiği kullanmaya devam etmişti. Red Bull'un sıralama turlarından taviz verdiği kesin gibi ki bugün lastik aşınmasının ne kadar ciddi olduğunu gördük. Ferrari ve Lotus ise Avustralya'daki hızlarına sahip değildiler. McLaren'in ise griddeki altıncı hatta Hulkenberg'i de sayarsak altı buçukuncu takım olduğunu söyleyebiliriz. Mercedes ise en büyük soru işareti hala; ne kadar hızlılar, gelişime ayak uydurabilecekler mi, hızlarının kaynakları yine sadece bir buluşa mı dayanıyor göreceğiz.


Bu kadar uzun girişten sonra, işleri ciddileştirelim. Öndeki takımların 4 pit yaptığı yarışta öyle bir an geldi ki artık pitleri saymaz olduk, sağolsunlar 10 turda bir pit yaparak bize yardımcı oldu öndeki dörtlü. Alonso'nun takım tarafından yargılanması zor ama illa yargıla derseniz hatalı kararı sonucunda yarışa veda etmesi Red Bull ve Mercedes'i yalnız bıraktı. Yarış sonrası konuşmak kolay olsa da kanat bu denli hasar aldığında ve birkaç tur sonra herkesin slicklere geçeceği kolaylıkla görülebildiği bir ortamda pit daha doğru bir karardı sanki. Neyse, Alonso eğer yarışta olsaydı bile muhtemelen Button'la beşincilik mücadelesi verecekti, hele ki geçen haftadan sonra Ferrari'nin yarış performansı hiç iyi değildi. Üstelik Massa'nın yarış boyunca genellikle önü açıktı Lotus'ların aksine. Button da bu yarıştaki formuyla 2012 Alonso'yu hatırlattı. McLaren yarışın başlarında en hızlı üçüncü takım, sonlarında ise Mercedes'e yakın bir formdaydı. Bunda Button'ın önün açması ve istikrarı da etkili oldu. Perez'e oranla bu yarış daha iyiydi. Grosjean toparlanmış gözükürken Maldonado yine saçmaladı.

Hayır, dondurma değil

Pilotlar 9. tura girerken Web-Vet-Ham-Ros-But-Hulk-Mas-Per-Gro-Rai sıralaması oluştu. Webber'in sert lastiği hariç öndekiler orta sertlikteki lastiği tercih ettiler. Web, Vet'den 3, Ham'dan 8.3, Ros'dan 12.6 ve But'dan 17.2 sn öndeydi an itibariyle. İlk pitlerden sonra RBR ve Mercedes ayrı dünyalarda, Hulkenberg de geçen yılki Sauber'i andırırcasına Button'ı zorladı. Sonra nefesi yetmedi. İkinci stintte Mercedes'lerin RBR'ye göre biraz daha iyi olduğu görüldü. 18. tura girerken Web 2.1, 5, 7.5 ve 17 sn öndeydi arkasındaki dörtlüye oranla. Öndekilerden Webber'in en yavaş olduğunu gören Horner ve arkadaşları önce davranarak pilotlarını içeri aldı. 2-3 tur içinde gridin geri kalanı da pit yapınca sıralama tekrar eski haline geldi. Bu sefer de Vettel sert lastikleri takmıştı.

Üçüncü stintin başında yeterli hızı olmayan Webber birkaç tur tökezlese de toparladı. Vettel'in önümü açın dediği an da bu zamandı. Pitlerden sonra Web, Vet 2.6, Ham 4.7, Ros 8.1, But 15.8, Mas 25.0, Gro 26.1, Hulk 26.8, Per 27.6 ve Rai 33.8 sn sıralaması oluştu. Massa pitlerde Hulk'u geçerek önü açtı ve Button'la benzer turlar atmaya başladı. 3. pitleri ise başlatan 30. turda Hamilton oldu. Lastikleri ısıtmanın hiç mesele olmadığı bu pistlerde erken pite girmek genellikle büyük avantaj oluyor. Burda da aynısı oldu. Lewis'in arkasından aynı turda Rosberg ve Webber, diğer turda da Vettel içeri girdi. Üçüncü pitini yapan Button'ın sağ ön lastiği düzgün takılamayınca İngilizin 10 puanı heba oldu. McLaren'in hataya tahammülü olmadığı bir zamanda böyle bir hata kesinlikle kabul edilemez. Button'ın 2. pitinden sonraki 1.42'li serilere de yazık olmuş. Button da bunu demeye çalıştı yarıştan sonra. Geçen yıl Kanada'da ilk pitlerin ardından Lotus ekibi yarış galibiyetine göre taktik yapıp öndeki üçlüye (Vet, Ham, Alo) daha fazla zaman kaybettirseydi yarışı kazanabilirdi. Bugün de Mercedes tamamen RBR'ye göre taktiğini ayarladı, arkadaki Button'ı tamamen göz ardı etti. Bunda lastik bilinmezinin de etkisini göz ardı edilemez. Kanada'daki durum da öyle, yarış kazanmak isterken 7-8. sırada dolanan birine göre taktiğinizi ayarlamanız çok uçuk bir düşünce. Öndeki dörtlünün dördüncü ve son pitinden sonra ise lastikler değil takım emirleri konuştu.



Geçişin kolay olduğu pistlerde bir fazla pit genellikle daha işlevsel, Malezya'da da öyle oldu. Fia da yan yana on tane F1 aracının sığabileceği bu pistte neden iki tane DRS alanı koymuş, anlamak zor. Öndeki pilot bu kadar çaresiz bırakılmamalı. Lastiklere dönersek ; Hulkenberg yarışın sonunda Perez'le 22 sn'lik farkı eritti ve 8.'liği aldı. Perez Hulkenberg'in 4 sn önündeyken McLaren boşu boşuna riske girip pite almadı Meksikalıyı, 2 puan daha gitti. McLaren'in umut ışığı Avustralya'da Perez'in özellikle son stinti ve burda Button'ın performansı olabilir ancak. Lastikleri korumada temiz hava etkili olsa da geçen haftanın yıldızları Ferrari ve Lotus'un hız olarak yeterli olmadığı netti. Lastikler konusunda son olarak fena halde 2012 kokuları gelmeye başladı sanki.

Yarışa damga vuran asıl mesele takım emirleri oldu. Geçen yılki Amerika Gp'den sonra Ferrari'nin Massa'ya bilerek beş sıra ceza aldırmasına dair ''Yapıyoruz ama en azından göstere göstere yapıyoruz'' açıklamasını şımarıkça bulmuştum. Bugün ise Ferrari'ye haksızlık ettiğimi anladım. İki takım da dalga geçer gibi takım emirleri uyguladılar. Vettel ve Hamilton takım arkadaşlarından özür diledi! Hadi Red Bull'un geçmişinde bir şeyler oldu, Vettel'in takımın has adamı diyelim. Mercedes'e ne oluyor daha ikinci yarıştan takım emri uyguluyor. Mercedes'in bu yaptığı Ferrari'nin 2002'deki yaptığından da anlamsız ; tarihin en anlamsız takım emri. Başka zaman olsa, Hamilton zorlamaz, ödeşirlermiş. Başka zaman olacak mı, başka zaman olduğunda Hamilton'ın şampiyonluk için puana lazım olursa gibi gibi milyon tane ihtimal akla geliyor. Takım emirlerini ucundan kıyısından hep gördük, göreceğiz de yarışın podyumunun bu kadar suni olduğuna ilk defa şahit oldum, olmuşuzdur galiba. Formula 1 takımları kadar kraldan çok kralcı takım yok galiba. Ya da Rosberg yap bi delikanlılık, milyonların gönlünü fethet. Takımdan mı kovacaklar, sana takım mı yok. Bunun tek bir özrü olabilir, o da şu birkaç yarış içinde böyle bir durum tekrar yaşandığında ödeşmeleri! Suçluya da bir şans daha verelim. Red Bull'a neden değinmediğime gelirsek; orda hem Vettel bariz suçlu hem de RBR'nin birçok sebebi var takım emirleri uygulamak için. Webber emekli olduktan sonra yüzde 99 kitap yazacaktır, bugünkü açıklamalarından sonra daha bir merak eder oldum bu kitabı. Malezya takım emirlerinin miladı oldu sanki. Allah aşkına bugün Team Sky bile bugün takım emirleri uygulamadı.



Vergne yine ne yapıp edip puan aldı. Bottas Vergne'in hemen ensesindeydi. Gutierrez yine pek iyi gözükmedi. Tek pilotla lansman yapıp, geçen seneki iyi araçlarının üzerine kaşınan McLaren, Sauber ve Williams'ın araçlarından yararlanarak kendini bir anda en hızlı 5. takım olarak bulan Force India ise çok iyi gözüktüğü hafta sonunu bijon tabancasıyla yerle bir etti. Bize çok tarihi pit-stoplar izlettiler. Sıralama kuru zeminde olsaydı ne yaparlardı sorusu da cumartesi günü akılları baya meşgul etti. Ve Jules Bianchi. Hamilton ve Vettel'den bu yana içimiz ferahlaya ferahlaya ilk defa bu kadar iyi bir genç pilot izliyoruz. Yanında bir de Glock olsaydı Marussia için efsane olabilirdi, Caterham Kovalainen'i mi çağıracak Jarno Trulli'yi mi çağıracak, bir an önce getirsin birini. Ama işte çok ah aldılar, çok. Schumi'yi de getirseler kar etmez artıkın..




* ''Bu saçmalık'' Alonso'nun Almanya 2010'da Massa ile yaşadığı mücadelede telsizden sözlediği sözler.







17 Mart 2013 Pazar

Ben Nerde Hata Yaptım ? - McLaren 2013

Galatasaray'ın gol yiyeceği o kadar belliydi ki, siz bile oturduğunuz yerden bir oyuncu değişikliğine ihtiyaç olduğuna görebiliyordunuz. Futbol böyle bir şey iste, Formula 1 ise muhtemelen en teknik spor olarak taraftarların yorum yapması en zor olduğu motorsporları ve spor dalı. Normalde Malezya'dan önce Formula 1'e elimi atmayacaktım ama baktım McLaren'de alarm var, boş durmayalım dedik. Önemli not ; bu yazı daha çok McLaren üzerinde duruyor, Avustralya'nın raporu Malezya'ya ile birlikte bu pazar günü elinizde olacak umarım.

McLaren 2013'de MP4-27'nin gelişiminin sonuna geldiğini ve sezon boyunca gelişim açısından büyük bir potansiyeli olan MP4-28'i bir evrim aracı değil, yeni bir araç olduğunu söyledi. Peki McLaren'in girdiği yol, yol mu ?



Ondan önce; McLaren'in Whitmarsh'la yeni bir yüze kavuştuğu malum. Her efsanenin ardından olduğu gibi Ron Dennis'in arkasından da her kötü sonuçta dön sesleri oluyor. Whitmarsh da Dennis'le kıyaslanmaktan kurtulamıyor. Burası dursun bi, McLaren'in geçen seneki baskın aracı Pirelli'nin ne idüğü belirsiz lastikleri yüzünden -neredeyse- heba oldu. Artı kendi hataları. Ama McLaren basın önünde bunun şov için iyi olduğunu söyleyerek Pirelli'yi hiç eleştirmedi. McLaren yerine özellikle Ferrari başta olmak üzere, Red Bull, Mercedes hatta Lotus lastikler yüzünden sezonu heba olsaydı muhtemelen Formula 1 yönetimini ve Pirelli'ye daha ağır eleştirilerde bulunurdu. Tabii bütün bunlar basından öğrendiklerimiz, suyun görünen yüzü. Mesela Red Bull'un şampiyonlukları sıradan şampiyonluklar değil, Red Bull yönetimi geçmişte McLaren ve Williams'ın güçlü olduğu zamanlarda kullanmadığı politik gücünü kullandı, en azından böyle bir gücü elde etmek için uğraştı. Şu an 2005'de olduğu gibi Ferrari ve diğerleri değil, beş büyük takım ve diğerleri var. Çok derin ve tarih bilgisi içeren bir konu, tablodan kısaca bashettik, parantezi kapatalım. Tekrar gelelim Whitmarsh'a ; Martin dışarıdan romantik ve yumuşak gözükse de 2014 motorları konusunda turbo V6'yı öneren, egzoz beslemeli difüzör kararını geri aldırmadı etkili olan, Red Bull ve Ferrari FOTA'dan çıkmasına rağmen birliği dağıtmayan kişi olarak önemli bir patronluk örnekleri sundu. 4 yıllık kariyerinde şampiyonluk kazanamasa da 75 yarışta 20 galibiyet kazandı. Önemli bir oran. Whitmarsh ve Formula 1'de Politika hakkında uzun zamandır kafamdakileri boşalttığıma göre asıl mevzuya dönelim.




2011'de MP4-26 ile birlikte son 20 yılın en kötü kışı yaşadığını söyleyen Martin ve arkadaşları iki yıl sonra yine benzer yolu seçti. Bu sefer MP4-25'in aksine oldukça iyi olan bir araç MP4-27'yi bir bakıma çöpe attılar. Bu noktada konuşmak çok zor işte. Mantıklı 'gözüken' 27'yi evrim geçirtip 28'i yapmaktı. Üçüncü yılına giren bir araç ne kadar eskidir ? Red Bull hala neredeyse RB5'den yiyor. Orası farklı konu gerçi. Peki McLaren'in aracı söylenildiği gibi radikal bir araç mı ? 26 kadar olmadığı kesin. Üstelik bu araç testlerde doğru dürüst teknik bir arıza da yaşamadı. Testlerin ilk günü birçok kişinin hayran kaldığı bir tur da attı. O turun yanlışlık sonucu atıldığına dair bir haber bile çıktı. Yanlış bir ayar olabilirmiş. Avustralya'da aracın çekişte, tutuşta, akışta her şeyde kötü olduğu olduğu söylendi. Q2'de ıslak Q3'de kuruyan pistte Button Vettel'den 3 sn. gerideydi. Öncelikle Avustralya'daki dereceleri unutun gitsin. Hem pist ıslaktı, hem ilk yarışın getirdiği muammalar çok fazlaydı. Yarıştan sonra  Horner ayarlarda yanlış yapmış olabileceklerini söyledi. Ayar ? 2012 ? Çalışma aralığı ? Whitmarsh'ın yeni aracın çalışma aralığının dar olduğunu söyledi. Ee, MP4-27'nin sorunu da oydu ki zaten. Şu an ortalıkta çok fazla bilgi dolaşıyor ; biz ayarlara gelelim. McLaren ayar bulmada sorun yaşıyor olabilir, geçen sene gördüğümüz gibi iyi bir ayar tutturamayan araç yarışta sürünmeye mahkum oluyor. En büyük soru bu şu anda, 2013 lastikleri bize neler anlatacak ? Hatırlayın, geçen sene Albert Park'da her şey normal gözüküyordu, çalışma aralığını Malezya'dan sonra ilk defa Horner'dan duyduk. Hatta Hamilton'la Button arasında 1988 ve 89''un bir tekrarını yaşar mıyız diye düşünmeye başlamıştım Melbourne'den sonra. Sonra Malezya'da yağmurda bir şeyler oldu, Rosberg Çin'de ince bir ayar buldu, Bahreyn'de ise işler iyice garipleşmeye başlamıştı.


Hep Pirelli'ye yükleniyoruz da acaba lastikleri sürekli yumuşatmaya çalışırken bazı şeyleri kaçırmış da olabilirler. Acaba İtalyanlardan istenilen çok mu ütopik ? Bu açıdan hiç bakmıyoruz galiba.

Red Bull'un sıralamalarda uçup yarışta öndeki ikiliyle aynı tempoyu tutturamamasının asıl nedeni neydi ? Testlerden çok daha fazla soruya sahibiz artık. Şöyle temiz, kuru bir Malezya muhteşem olur. Hafta içi yapılacak açıklamaları ve Malezya'ya bakacağız artık.



Woking'dekiler Avustralya'da 0.3-0.5 sn geride başlayıp İspanya'da iyice kendimize geliriz diye düşündü muhtemelen. Peki ne oldu da bu kadar geride kaldılar/zorlandılar. Eğer asıl iş ayarda bitiyorsa McLaren büyük adımlarla gelişebilir, ayarda bitmiyorsa o kadar büyük adımlarla olmasa da yine hızlı gelişir. Bu arada 2014 ne olacak, McLaren bu aracı yaparken tabii ki 2014'ü de düşünmüştür. Her şey MP4-27'nin gelişim olarak ne evrede olduğu konusuna gelip düğümleniyor. Bu konuda da çeşitli söylentiler var, bir aracın gelişimini tamamladığını söylemek de zor. Ve McLaren herkes Mersin'e giderken tersine gitmeyi seven bir takım. Bugün Q2'de aracın son seansa kalması bile zorken yine Mersin'e gitmeyip farklı lastikler denemeye çalıştılar. McLaren'i bu duruma düşüren Mersin'e gitmeme huyu fakat bu durumdan kurtulması da yine bu huyları sayesinde olacak. Son olarak Perez'in Q2'de gayet iyi turlar atıyorken stratejiye kurban gitmesi, yarış hızının Button'dan iyi olması ve özellikle son stintte pistin en hızlılarından olması ufak ayrıntılar olarak kalsın şimdilik.



Evvet, çözümden çok sorularla dolu bir yazı oldu. Çünkü elde doğru düzgün bir veri yok. İnsan Malezya'ya da güvenemiyor ki. Bakalım Mersin doğru adres miymiş...

McLaren'in B Planı Hazır..

10 Mart 2013 Pazar

Bisiklet'te 2013

Bisiklet'te 2013 sezonu benim için de ilk 'tam' sezon olacak. Bu yüzden oldukça hevesliyim. Eurosport bir iki turu yayınlasaydı daha güzel olacaktı ya, neyse. Sezon dünyanın iki ayrı ucunda (belki de dünyanın yuvarlaklığından o kadar uzak değildir) Arjantin ve Avustralya'da başladı. Arjantin'deki Tour de San Luis, Avustralya'daki Tour Down Under'dı. Andy Shleck'e rağmen Arjantin'de Cavendish, Nibali, Purito ve Contador daha fazla dikkat çektiler. Güzel de etaplar oldu Tour de San Luis'de. San Luis'i yerli takımdan Daniel Diaz kazanırken Tour Down Under'ı Blanco'nun genç sporcusu Tom Slagter kazandı.


Tour Down Under 2013

Mark Cavendish sezona çok hızlı başladı, Arjantin'de forma gözükürken, Tour of Qatar'da 4 etap birden kazanıp genel klasman liderliğini de kaptı. Tour of Oman'da ise Sagan iki etap kazandı, sonradan hastalanıp turu bıraktı. Diğer yandan Tour of Algarve başladı. Andy ise Tour Mediterraenen'de ilk etabını yarıda bıraktı. Yarışlar yarışlar yani. Schleck 16 ve 17 şubatta yapılacak Tour de Haur-Var'da yarışacağı söyleniyordu ama  bugün pek bi haber göremedim.

El Purito - Tour de San Luis
Büyük turlardan her zaman Tour de France daha popülerdir, 2013'de 100.yıl dolayısıyla ilgi daha da arttı. Bu sene Purito da Fransa'da olacak. Geçen senenin galibi Wiggins önce Giro ve Vuelta dublesini istediğini söyledi, sonra ünvanımı korumak istiyorum dedi. Şu an Sky'da görünen Wiggins ve Froome'un beraber yarışacağını ama Froome odaklı olacağı görüntüsünde. Öyle ya da böyle takım Froome'a sanki biraz kazık attı. Sezon ilerledikçe görüntü netleşir. Bu arada Froome Tour of Oman'da etap kazanarak kariyerinin ilk turunu kazandı. Son etaplarda büyük isimler ön plandaydı, hele 4. etapta ilk 5 Rodriguez, Froome, Evans, Contador ve Nibali'ydi. Wiggins ise pek ortalarda gözükmedi.


Tour of Oman 2013


Contador ise geçen seneki Vuelta'dan kaldığı yerden devam etti. Arjantin'de zamana karşıda pek formda olmasa da kaçış gruplarındaydı, Umman'da yine atak modundaydı, yani bildiğimiz Contador'du. Fransa'da Contador, Schleck, Evans, Froome, Purito'lu bir genel klasman savaşı şimdiden ağızların suyunu akıtıyor. BMC'de Tejay Van Garderen geçen seneki 4.'lükten sonra bu sene neler yapacağı da büyük merak konusu, Evans da Tour'u kazanmam için yaşlı değilim dedi, bakacağız.

Tour de San Luis 2013


Bu yazıya başlayalı üç-dört hafta oldu. Tabii bu arada başka şeyler oldu ki, onlara değinmiyoruz. Mesela bugün (10.03.2013) Paris-Nice'ı Richie Porte kazandı ama biz bahsetmiyoruz. Tirreno-Adriatico'da ise Froome'un liderliği var. Yakında bahar klasikleri olacak, sonra da Giro. Bu yıl benim için de klasiklerin yılı olabilir, yeni yeni tanışıyorum çünkü, heyecanlıyım. Bu yazı bir giriş olsun, sezon ilerledikçe yine burada olacağız..