26 Mart 2014 Çarşamba

Sonunda Başladık : 2014 Avustralya GP

Normalde bir sezonu kasımda sezon bittikten sonra beklemeye başlar, martta da hevesimizi alırdık. Lakin 2014 sezonunu neredeyse 2-3 yıldır bekliyoruz. Üç yıl önce Turbo V6’ların olacağı kesinleştiğinde başlayan merak Hamilton’ın 1 sezonu çöpe atmayı göze alarak 2012 sonbaharında Mercedes’e imza atmasıyla başlamıştı aslında. 2013’ün sıkıcı geçmesiyle gözler zaten bu sezona dikilmişti. 2014 hoş mu geldi boş mu geldi bu yazıda biraz ona bakacağız fakat vizyonumuz çok dar olacak, elde sadece Avustralya GP var.



Eğer yarış bu kadar beklenildiği gibi heyecanlı geçseydi üçe bölüp yazmayı planlıyorduk fakat beklentilerin altında kaldığı için ancak bunu yazabiliyoruz. Melbourne öncesi tablodan çok çok farklı bir tablo göremedik hafta sonu.

Mercedes antrenmanlarda gösterdiği hızını yarışta da bol bol gösterdi. Antrenmanlarda ve sıralamalarda yavaş gözüken Williams için yine sezon hayal kırıklığı şeklinde geçecek diye düşünürken pazar günü de onlar şaşırttı. Oraya gelecez. Cumartesi yağmurlu geçtiği geçtiği için tek tur sıralaması yaparken ancak 2. ve 3. antrenmanlardan yararlanacağız.

Mercedes tek turda rahat şekilde önde görünüyor. Bouiller’in dediği gibi 0.5-0.75 sn fark var gibi. Hemen arkasından gelen takımlar ise Red Bull, McLaren ve Ferrari. Bu üçlüden hangisi daha güçlü belirsiz fakat Red Bull’un yağmurdaki hızı da iyiye işaret. Ricciardo Mercedes’lerle mücadele edebiliyordu. Yani tek turda Mercedes – Red Bull, McLaren, Ferrari – Williams, Force India sıralaması var gibi.

Yeni sezon öncesi çok yerine pilotlarla basın toplantısı


Yakıt ikmalinin yasaklandığı 2010’dan beri tek turda hızlı olan takımlar yarışta bu hızını kaybediyordu, en azından hız farkı yarışta azalıyordu. Bu sezon ise ilk yarışta farklı bir tablo gördük. Tabloda en şaşırtıcı takım ise şüphesiz Williams. Cumartesi günü Q3 mücadelesi veren takım Pazar günü adeta uçuyordu. Mercedes hariç herkesten hızlılardı, belki onlar kadar da hızları vardı. Cumartesi günü Ferrari’nin yavaş kalıp Pazar günü toparladığını son yıllarda çok gördük ama Williams’taki olay daha farklı gibi. Yağmura bahane bulmak istiyoruz fakat Mercedes’in yağmurda da ne kadar hızlı olduğunu gördük. Burada büyük bir soru işareti var, Malezya’da göreceğiz artık. Yarış hızına gelirsek ; Mercedes – Williams – Red Bull –McLaren – Ferrari – Force India. Kesme işaretlerine dikkat. Red Bull’un diskalifiyesi de buraya bir şerh koymamıza neden olacak. Takımın yakıt akışı ihlalinden ne kadar hız kazandığı önemli bir soru bizim için.

Red Bull dedik madem onlarla devam edelim. Bu diskalifiye çok büyük bir sorun olmayabilir, sonuçta takım bir yarış mesafesi bile kat edememişti testlerde. Onun etkisi olabilir. Önlerde programın en gerisinde olan takım yine Red Bull. Takım agresif şekilde gelişebilir, göründüğü kadarıyla güçlü bir temele de sahip. Birçoklarının beklediği gibi resmin dışında değiller kesinlikle. Programlarının gerisinde olan diğer takım da McLaren. Sürücüler bütün testler boyunca aynı araçla yarıştıklarını söylemişlerdi ve son testlerde biraz geride görünüyorlardı. Yavaş yavaş takım patronu gibi davranmaya başlayan Boullier de öncelikle dayanıklılığa önem verdiklerini söyledi. Malezya’ya önemli bir paketle gelecekleri söyleniyor. Melbourne’de Mercedes’leri bir kenara bırakırsak fena gözükmediler. Yağmurda o kadar güçlü değilken Pazar günü ne Mercedes kadar hızlı ne de diğerleri gibi yavaştılar.

McLaren’de takım içi mücedele de çetin geçecek gibi. 50. podyumuna çıkan Button hafta sonu oldukça güçlü gözüküyordu. Antrenmanlarda sürekli Magnussen’in önündeyken ve Q2’de de fena gitmiyorken Raikkonen’in neden olduğu sarı bayraklar ona patladı. Zaten pistte sarı bayrak sallanırsa ilk etkilenen Button oluyor nedense. Sarı bayraklar Button’ı vururken Magnussen’e yaradı. Button genelde daha hızlı gözüktüğü hafta sonunda Magnussen’in gerisinde başladı. Bu noktaya kadar Genç Danimarkalı pek ışık saçmadı, Q3’e zar zor geçti. İlginçtir, Q3’e kendini zor atan Magnussen başka dünyadaki Mercedes ve Ricciardo hariç herkesi geçmeyi başardı. Yani yapabileceğinin en iyisini yaptı Q3’te. Özetle Button’ın karşısında hızlı öğrenen bir genç olacak. Yine de İspanya’ya kadar Button’ın genel olarak daha önde olmasını bekliyoruz. Avrupa sezonuyla beraber Magnussen hem araca biraz daha alışmış olacak hem de bildiği pistlerde sürmeye başlayacak. Button’ın Formula 1’deki 15. sezonu olduğunu unutmayalım. Bahreyn’de 250. Yarışına çıkacak.





Takım içi mücadeleler derken Ferrari’ye değinmek olmaz galiba. 50 yıl sonra iki şampiyon pilotla yarışıyor Kırmızılar. Merakla beklenen mücadeleyi muhtemelen günlük performanslarla detaylar belirleyecek. Alonso’nun takımda 5. yılını geçirdiğini de unutmayalım. Detay sayılmayacak kadar önemli bir avantaj. Biraz es geçiliyor maalesef. Raikkonen takmaz bunları denilebilir ama işler böyle yürümüyor. Zaten Fin pilot ilk hafta sorunlarla boğuştu. Raikkonen dışında herhangi bir pilot, Alonso’ya karşı üstelik böyle sorunlarla boğuşsa psikolojik olarak çökmesi çok da zor değil. İşte konu Raikkonen olunca medyada ve internette yazılanların hiçbirisini takmayacağı için sorunlarını çözmesi çok zaman almayacaktır. Zaten kötü hafta sonunu rakibine göre en az kayıpla atlattı diyebiliriz.

Diğer çetin mücadele de Ricciardo ve Vettel arasında olacak gibi. Vettel’in sorun yaşayıp Ricciardo’nun önde olmasından anlamıyoruz bunu, Ricciardo’nun Q3 performansı son derece iyiydi. Zaten Webber ve Vettel arasındaki temel fark da tek tur hızıydı. Ricciardo muhtemelen Webber’den tek turda hızlı pilottur, ne kadar hızlı olduğunu bu sezon göreceğiz. Vettel’in aksine taraftarlar tarafından en sevilen pilot da olabilir. Red Bull’un Ricciardo’nun yalan olan podyumuyla ilgili ısrarcı ama sonuç çıkması zor gibi. Kendi evinde ve yeni takımıyla ilk yarışta alınan podyuma çok yazık oldu.

Merakla beklenen diğer konu da yeni motorların sesleriydi. Hiç kimse bu kadar kötü bir sesin çıkacağını tahmin etmedi sanırım. V10’lardan V8’e geçişteki ses kaybına alışıldı ama bu ses falan değil. Startta bile çığlıkları duyamadık. İnsanları yarışları pistten izlemek için en büyük etken belki de ses, yoksa iyi bir izleyici için yarışı takip etmek gerçekten zor oluyor pistlerde. İlk yarıştan sonra Lauda hariç hemen hemen herkes sesten şikayetçiydi, bu da biraz olsun umutları artırıyor. Formula 1’in şu anki sesi WRC’nin onboard kameradaki sesinden daha fazla değil.




Kural değişiklikleri motor sporlarında rekabeti artırmak için bol bol kullanılır. 2014’deki temelde bundan farksız değildi lakin bu çok geçici bir çözüm. Eğer Mercedes bu farkını korursa veya fark azalsa bile azalıncaya kadar önemli bir puan farkı oluşturursa yeni kurallar elde patlayabilir. Ayrıca Mercedes şu an için gridin en güçlü ikilisiyle 0.2-0.3 sn hızlı bir araçla bile sezonu domine edebilir. O zaman da 2016’da V4’lere mi geçeceğiz. Pirelli de motorlara güvenerek sert lastikler yaptı. 
Muhtemelen önceki yılları arayacak gibiyiz. Bernie –eğer kovulmazsa- Hembery’ye birkaç yarış sonra 2015’in lastiklerini yumuşak yap diyebilir. Avustralya’da görünen tablo pek iç açıcı değildi.

Malezya kendine özel iklim koşulları yüzünden net bir tablo ortaya koymayabilir. Zaten 4-5 yılda mutlaka bir şeyler oluyor ve karambol bir yarış oluyor açıkçası. Sezon biraz Bahreyn’de, asıl olarak da Katalunya’da başlayacaktır. Şimdilik Kuala Lumpur’da görüşmek üzere..