29 Eylül 2014 Pazartesi

Alonso, Ferrari, McLaren ve Daha Bir Sürü Şey

2 sene önce yine bir Singapur GP sonrası Formula 1'in dengeleri değişmişti. Hamilton belki o yarışı kazansa ve sezon sonu şampiyon olsa bugün McLaren koltuğunda, belki de Schumi.. Açıkçası bu cümleye başlamadan Schumi hakkında hiçbir şey geçmemişti aklımdan..Hamilton'ın o gün kararı vermesi gibi benim de bu cümleyi yazmam tesadüf değil demek ki. Nasipten ötesi yok.

Hamilton'ın o günkü kararı ne kadar amatörse Alonso bir o kadar profesyonelce davranıyor, herhangi birini övmek için söylemiyoruz, sonuçta her ikisinin de tarzları farklı, hatta birbirine zıt. Lewis o gün Mercedes'e geçerken 2013 aracıyla sürünmeyi göze almıştı, çünkü gridin en hızlı aracından o günkü koşullarda Sauber'den de yavaş bir takıma gidecekti. Mercedes'in özellikle 2012'deki başarısızlıktan sonra Toyota, Honda, BMW'de olduğu gibi 'çok para harcayıp hiçbir şey başaramayan' üretici takımlar mezarlığında yerini birkaç sene içerisinde bulacağı gibi bir algı da vardı, Daimler yönetim kurulunda çekilelim diyenlerin sayısı artıyordu ve muhtemelen 2014 onlar için son şanstı. Oysa Mercedes Honda'dan devraldığı 'loser' kimliğinden kurtularak çok önemli iş başardı ve şu an her anlamda gridin en iyi aracına sahipler. Yine de 2013'teki başarı 2014'ten daha fazla şaşırtıyor insanı.




2012 Singapur GP




Fernando Alonso ve Ferrari ilişkisi ise 2013'te İspanyol pilotun RBR ile görüşmesi ile büyük yara aldı. Ferrari sırf buna karşılık vermek için en önemli ilkelerinden birini bırakıp iki şampiyon pilotla yarışma kararı almıştı. Gerçi bu da Alonso'yu durduramadı ve Kimi Raikkonen şimdilik Massa'dan daha fazla zorlamadı Alonso'yu. 5. yılında da istediği araca sahip olamayan Alonso artık yeter, söz milletin dedi.

McLaren'in 2013'deki başarısızlığı takımda ve gridde büyük bir güven sarsıntısı meydana getirdi. Şunu tekrar belirtelim ki, 2012'deki aracı herhangi bir takıma verseniz 2013'de RBR'un arkasından güle oynaya 2. olabilirdi ama McLaren daha zor bir yolu tercih etti. Whitmarsh'ın bu kararı neden aldığını anlamak gerçekten zor. Belki de 2014'de nasıl olsa başarılı olamayız diye baskın araç üretmek istediler. Bunu herkese anlatamayız ama 2013'deki başarısızlığın sebebinin MP4-27'yi çöpe atıp 2013'e yeni bir araçla başlamak olduğunu F1'i uzun zamandır izleyen kitle rahatlıkla anlayabilir diye düşünüyoruz. Horner'ın da dediği gibi kimse bir gecede cahil olmaz. Peki bunu niye anlattık; Alonso'ya dönelim.

Aslında geçen sene sona yaklaşan Alonso-Ferrari ilişkisi daha erken bitebilirdi, bitmemesinin nedeni Alonso'nun McLaren'in iyi bir araç üreteceğine zor inanması. Eğer 2013'te McLaren yukarıda anlattığımız çılgınlığı yapmayıp başarılı olsaydı, bu seneki başarısızlık Mercedes'in ana takımı olmamaya bağlanabilirdi ve Alonso içi daha rahat bir şekilde Woking'e gidebilirdi.



2007'den kalan nadir güzel anlardan




Tekrar dönelim Ferrari'ye. James Allison şasi ve motorun koordineli bir şekilde yürütülmesinden sorumlu müdür oldu, neyse artık o.* Ferrari birkaç sene önce de Pat Fry ile yeniden yapılanıyordu, 2 sene önce İngiliz teknik adam yeni atamaların yapıldığı ve bunların meyvesini yakında vereceğini söylüyordu. Şimdi de aslında kimin teknik patron olduğu belli olmayan bir yapıda Fry ve Allison Matiacci'nin altında çalışıyorlar. Gönderilenler arasında motordan sorumlu Marmorini, Domenicali ve Montezemelo var. Montezemelo'nun gönderilişi tünelin sonundaki ışık olabilir. 2010'da Chris Dyer'ın, 2011'de Aldo Costa'nun gönderilmesinde baş aktör olduğu düşünülen kişi, yani bizim futbol yöneticileri gibi kısa vadede tepkileri dindirmek için önemli hatalar yapan Luca gitti.

Bu yazıda normalden iddialı konuştuk, o zaman devam edelim. Formula 1'de Newey hariç hiçbir teknik adam önemli farklar oluşturamaz. O bile McLaren'de, RBR'de başarılı olurken belli zaman bekledi. Ferrari'nin üst yönetimi çok güven vermiyor, Bob Bell ya da Brawn gelip de Matiacci'nin de başkan olması Ferrari için en iyi opsiyon gibi duruyor.

Formula 1'de elinizde konuşmak için veri oldukça sınırlıdır. Bu yüzden, özellikle Ferrari'nin bu seneki motor tercihinde niye küçük motor istediğini anlamak güç. Motorların önemli olacağı bir yılda motoru riske atıp aerodinamikten kazanmak kimin fikriydi gerçekten merak ediyoruz. Böyle bir riske niye girdiler, düşünüyorum bulamıyorum, bir fikri olan varsa gerçekten söylesin. Motor gücü konusunda sıkıntı yaşasalar da bu sene aerodinamik anlamda biraz daha ön gruba yakınlar. Ferrari'nin gerçekten aeroda ilerlediğini ancak gelecek sene rahatlıkla söyleyebiliriz. Seneye motorlar da birbirine yaklaşacaktır. Ferrari nedense ümit veriyor fakat küçük motor olayı kafamızı kurcalıyor.

McLaren'e gelirsek, İngiltere'de durumlar karışık. Takım patronluğundan, alt kademelere ve pilotlara kadar. Lakin bu karmaşa o kadar kötü huylu değil. Ron Dennis takımın kontrolü ele geçirdikten sonra kendisiyle uyumlu çalışması zor olan Whitmarsh'ı gönderdi (bizdeki Erdoğan-Gül olayı aslında buna en iyi örnek). Bouiller açık olarak denmese de takımın pistteki patronu. Aslında Whitmarsh'dan sonra Jonathan Neala ya da Tim Goss ya da başka büyük bir kellenin daha gitmesini bekliyorduk ama olmadı. 2013'te McLaren Lotus ve Sauber'den Prodromou kadar büyük olmasa da bazı transferler de yaptı. Yani Woking'de de yeni bir yapılanma var.




2014'ün kazanan motoru.





Alonso'yu ikna eden de Honda ve bu yapılanma olabilir. Burdan biraz da şu sonuç çıkıyor; Alonso'nun 2015'ten de vazgeçmesi. Honda her ne kadar para harcasa da rakipleri 1 yıl önemli bilgiler elde etmiş olacak. Başa güreşen bir takım olmaları hiç kolay değil. Diğer yandan rakipler gelişme yasağından sonra Mercedes'in motorunu kopyalayamadılar, motor konusunda 2014'deki gibi büyük farkları bir daha görmemiz zor olacaktır, bu da bir avantaj Honda için. McLaren Honda projesinde para ve adanmışlık artı yönler, yeni motorlara bir sene geç başlamak ise önemli bir eksi yön gibi duruyor.

Renault'un bu seneki başarısızlığından örnek verirsek, Fransızların muhtemelen ne Mercedes kadar şevkleri var ne de onlar kadar para harcamaya istekliler. Ferrari'nin ise niye daha az güç üreten ve daha ağır bir motor ürettiğini ise bilemiyoruz. Honda'nın turbo konusundaki tecrübesi, isteği 2015'te olmasa da 2016'da önemli başarıları getirebilir. McLaren de RBR egemenliğindeki geçen yıllarda Newey'in araçlarına en yakın aracı üreten takımdı ama çok fazla iniş çıkış gösterdi, en güzel örneği de 2012 sezonudur. Takımın güçlü rüzgar tüneliyle aerodinamik anlamda Ferrari'ye göre üstünlüğü var ve belki genel olarak teknik yapıda daha iyiler. Alonso'da bu bilgilerden daha fazla olduğu muhakkak. Ayrıca McLaren Ferrari'ye göre daha yenilikçi ve agresif. Ferrari'nin yıllardır tasarım konusunda çok tutucu davranıldığı bilinirken, McLaren 2009, 2010 ve 2012 aracını çöpe atmaktan çekinmedi ve ertesi senelere yeni araçlarla başladı. Hepimizin izlediği gibi bazen olumlu bazen de olumsuz sonuçlar verdi bu kararlar. Alonso'nun Lotus, RBR ya da Mercedes'e transferi konusunu ise pek gerçekçi bulmadığımızdan değerlendirmedik.

Alonso'nun her şey bir kenara Ferrari hikayesinin bittiğini hissedip, yeni bir başlangıç yapmak istemiş de oalbilir. Son ihtimal, McLaren'in Specialized tarafından üretilen S-Works bisikletleri ile Alonso'yu kandırması. Bilindiği gibi bu bisikletlerin geliştirilmesinde McLaren'in de payı var, özellikle kask teknolojisinde beraber önemli işler yaptılar. Ayrıca Alonso hamlesiyle McLaren'e Movistar ya da daha güçlü bir şekilde Santander sponsorlukları da gelebilir.

Madem bu konulara daldık, motorlardan bahsetmemek olmaz. Önceden belirttiğimiz gibi 2015'te Ferrari ve Renault önceki hatalardan ders çıkarıp, Mercedes'e daha fazla yaklaşacaktır, muhtemelen 2014'deki gibi motorlar bir daha önemli farklar oluşturmayacaktır. Aynı şekilde takımların şaside de Mercedes'e yakınlaşması bizleri şaşırtmaz. Geçmişteki bazı örnekler gibi Mercedes'in W05'i birkaç sene şampiyonluğa oynayabilecek bir araç. RBR'nin Mercedes'e yakınlaşacağını gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz. Ferrari konuştuğumuz gibi muallak, aynı şekilde McLaren de. Williams ise asıl sınavını 2015'te verecek. Bu beşlinin farklarının azalması en muhtemel seçenek gibi duruyor ve gelecek yıllar şampiyonluk açısından çok daha renkli geçebilir. Lotus'un da bu seneki kadar kötü olmayacağı da %99.9 söyleyebiliriz.



Jenson Button seneye gridde olacak mı ?




Pilot pazarına ise Alonso'nun takım değiştirmesi domino etkisi yapabilir. Ferrari'nin 2016 için Vettel ya da Hamilton'ın istediği biliniyor, bilinmesine de gerek yok, en mantıklı seçenekler onlar. Raikkonen emeklilik konusunda o kadar net konuşmadı son açıklamasında, onun 2015'teki performansı kritik olacaktır. Aynı şekilde Alonso'nun yerine geçecek kişinin de. En büyük aday Bianchi gibi duruyor. Hamilton'ın Mercedes'te mutlu olmadığı da konuşulan diğer konulardan. Yine de Hamilton'ın durumu belli olmaz, şampiyon olursa devam edebilir. 2016 için Rosberg ve Ricciardo haricinde önemli değişiklikler olabilir. Olası bir Vettel transferinde RBR Ricciardo-Kyvat ikilisine güvenmeyip transferde agresifleşebilir. 2012'de Hamilton'ın transferi beklenen domino etkisini yapamamıştı, Alonso transferi ise 2016'da bu hareketin öncüsü olabilir. Gerçi Bottas'ı unuttuk ama onu Williams'ta kabul ediverelim. Sonuçta hem pistte hem de pist dışında bizi güzel mücadeleler bekliyor, yeter ki Fia, Bernie ve saz arkadaşları bizi saçma kurallarla uğraştırmasınlar..

* Ferrari'nin organizasyon şeması konusunda daha net bilgisi olanlar bizimle paylaşabilirse çok yararlı olabilir.

** Alonso Ferrari'den ayrılmazsa bu yazıyı o kadar ciddiye almayın.

17 Eylül 2014 Çarşamba

Sosyal Medyada Formula 1 - Facebook 2014

100. yazımız sosyal medyaya kısmetmiş. Evet, sosyal medya önemini korur ve büyürken, hatta dallanıp budaklanırken Formula 1'in hala resmi bir facebook hesabı yok. Biz bu araştırmaya 2 yıl öncesinde başlamıştık ve o günden bugüne bile takımların, pilotların fan sayılarında kayda değer artışlar oldu. Bu artışların bazıları da oldukça şaşırtıcıydı, birazdan göreceksiniz zaten.

Biz Formula 1'in bu konudaki eksikliklerini konuşalım az daha. Mercedes imparatorluğunun başındaki Dieter Zetsche ve Mallya gibi önemli isimler F1'in pazarlama ve sosyal medyadaki eksikliğinden bahsettiler. Belki zamanla daha fazla konuşulur bunlar ama 2014'ün son çeyreğine gelmişken ve mahallemizdeki bakkalın bile fan sayfası varken sürekli marka değeri diye yırtınan F1'in bu konudaki pasifliği kelimelerle anlatılmaz. Nacizane fikrimiz F1'in hala adam akıllı yönetilememesi, yani tek bir adamın böylesine önemli bir organizasyonu yönetme çabası. Üstelik bu sene mobil modaya uyacağız derken live timing'i mahvettiler. Biz Türkler olarak böyle saçma sapan işlere alışığız da Avrupalı'lar bunlara nasıl dayanıyor bilemiyoruz, gerçi azalan reytingler pek dayanmadıklarının göstergesi.

Facebook'ta Formula 1 hesaplarını izlerken takımların fan sayılarını izlemek nispeten daha kolay oluyor. Hepsinin geçen sene orijinal sayfası zaten vardı, sadece Ferrari adam akıllı bir sayfa sayfa açıp inanılmaz bir yükseliş gerçekleşti. Yine de bazı anormallikler var, önce sayılara bir bakalım :




Devasa artışlar hemen göze çarpıyor değil mi ?



Takımların hemen hepsinde önemli artışlar kolaylıkla göze çarpıyor. Hepsi de %100'ün üzerinde artış sağlamış durumda. Artışların sebeplerini az çok tahmin etsek de özellikle Mercedes'in artışında bir gariplik mevcut. Sanmayın ki Mercedes liderliği bu sene pistteki üstün performansıyla kazandı. 2013'ün sonuna doğru Mercedes inanılmaz bir yükselişle fan sayısını artırdı. Buradaki garipliği çok uğraşsak da çözemedik. Bu arada Mercedes'le en çok etkileşim gösteren (facebook bunu kullanıyor, ne demek istiyorsa) şehir Kahire. Red Bull'un Melbourne, Ferrari'nin Meksiko City, McLaren'in Londra. Mercedes'in bu noktada da bir garipliği söz konusu.

Takımların bu yükselişi Formula 1'in Facebook'taki yükselişinin de işareti olabilir. 2013'ün ortalaması 290 binken takımların 2014'teki beğeni alma ortalaması 2 milyon. Yani %600'den fazla bir yükseliş var. Listedeki diğer ilginç nokta da hiçbir takımın geçen seneki sırasında olmaması. Mercedes ve Ferrari'nin yükselişi de hemen göze çarpıyor.








Pilotlar konusu ise biraz karışık. Kiminin hesabı orijinal, kimisi fake, kiminin ne olduğu belli değil. Normalde yıldan yıla az da olsa artış mutlaka olur fakat aşağıdaki tabloda azalmalar da var. Tabloya bakıp sonra açıklayalım durumu.








Öncelikle geçen senelerin aksine bu sefer sadece orijinal hesapları dikkate aldık yoksa işin cıvığı çıkıyor. Bu yüzden Sebastian Vettel, Felipe Massa gibi pilotların hesabı yok. Ayrıca geçen sezon yarışıp bu sezon koltuk bulamayanları da listeye ekledik. Geçen sene çaylakları ayrı bir listeye almıştık, bu sene onları da ana tabloya aldık. Evet 80'lerin gridine döndü 27 kişilik liste ama olsun. Belki bu rakamlar Caterham'ın yeni bir girişimiyle artabilir. Bütün pilotların adam akıllı hesabı olsa F1'in gerçek anlamda sosyal medya ve internet gücünü daha rahat test edebilirdik.

İlk iki sıradaki isimler bizi şaşırtmasa da sonraki sıralama biraz yadırgatabilir sizleri. Schumi'yi bir kenara koyarsak Hamilton, Alonso, Vettel ve Raikkonen'in en büyük taraftar kitlesine sahip olduğu hepimizin kabulüdür galiba. Vettel'in geçen seneler fake hesabı 1,5 milyona yakındı, bu sene o sayfayı bulamadık mesela. Ayrıca gridin ortalarından birçok pilot orijinal sayfalarını açmış galiba. Sayfaları yönetmek de bir hesaba sahip olmak kadar önemli. Max Chilton'un 93 bin 'like'ı varken Bianchi'nin sadece 7 binde kalması bunun en önemli işareti galiba. Tabi İngilizlerin bu spordaki etkisini unutmayalım bunu söylerken. Geçen senelerde f1fanatic sitesi, üyelerinden en çok Jenson Button taraftarı olduğu ilan etmişti.


Hamilton bu sene #TEAMLH'i kullanıyor.



Diğer önemli nokta ise Formula 1 taraftarlarının sadece hayran olduğu takımı ve pilotu değil, birçok sayfayı beraber takip etmesi. Futbolun aksine sadece kendi takımını değil, rakip takımı bile takip edebiliyor. Emin olmak isteyen F1 ve futbolu takip eden arkadaşlarının takip ettikleri sayfaları karşılaştırabilir. Velhasıl kelam, Formula 1 yönetiminin sosyal medya konusunda alması gereken önemli bir yol var ve daha kötüsü bunun pek farkında değillermiş gibi görünüyor.



Not : Sayılar 16.09.2014 saat 23 civarında alınmıştır, geçmiş senelerdeki sayılar ise 2012 ve 2013 Temmuz aylarının istatistikleridir. Geçen seneki araştırmaya bakmak isteyenler bu linkten ulaşabilir.