2 Kasım 2010 Salı

Kore'de olup bitenler, Ferrari ve Interlagos'daki Hamilton

Takvimin genişlemesi aynı zamanda yağmur ihtimalinin de artması anlamına geliyor. Galiba artık son yıllara benzer yağmurlu dolayısıyla heyecanlı sezon finallerine hazır olmamız gerekiyor. Sonuçta kasım ayından bahsediyoruz. Kore'de cuma günü yağmurun olmamasını, pazar günü de olmasını istedim özellikle de sıralama turlarından sonra kirli taraftan kalkmanın buradaki oldukça fazla olan dezavantajından kurtulmak için. Piste gelirsek, bence şirin bir pist, garip bir start finiş düzlüğü özellikle tribünleri. İkinci sektörden itibaren kendinizi küçük ama hoş bir alana sıkıştırılmış ve eğleniyor hissi uyandırıyor. Tabii böyle pist anlatılmaz, yine de bu pist bende bu tür garip hisler uyandırdı. Son olarak da Yeongam'daki pist birçok pistin karışımı olmuş sanki ; Spa, İstanbulpark, Valencia, Hungaryring....


Cuma antrenmanlarından başlarsak, ilk seans pistte kaymama seansıydı. 2.20 ile başlayan tur zamanları 1.41'lik Hamilton'un turuyla bitti. İkinci seanstaki Webber, Alonso, Hamilton sıralaması bir şeylerin ipucuydu sanki. Kubica'nın sürekli iyi dereceler elde etmesi ve üçüncü seanstaki liderliği altı aracın arasına güçlü biri girebilir hissi uyandırdı. Pistin yeni olması nedeniyle takımlar arasındaki farklar biraz daha azalmış mıydı ? Antrenmanlarda her zaman olduğu gibi bir RedBull sorun yaşadı, Vettel'i pek ortalıklarda göremedik. Mclaren'de ise yeni parçalar deneniyordu ve bu sefer umut da vaat etmişti. Ferrari'yi ise bu sene kesinlikle kutlamak gerekir, geliştirme yarışında bu kadar iyi oldukları sezon çok azdır. Alonso ise gerçekte takımın bir numarası olduğunda kendisini iyi hissediyor ve takımı kendi etrafında toplamayı da beceriyor. Sıralamalarda ise yavaş yavaş gerçek hızlar ortaya çıkmış, RedBull-Ferrari-Mclaren sıralaması diğer yarışlara göre küçük farklarla da olsa kendini göstermişti. Vettel yine Webber'i kıl payı geçmiş, Alonso 3. Hamilton 4. Rosberg birer Ferrari ve Mclaren'i geçerek 5. Kubica ise beklenildiğinin aksine iyi bir sıralama turları geçirmeyip 8.oldu. Bu yarışı Japonya'ya göre kısa yazıp gazetelerdeki köşe yazıları gibi birçok konuyu yazımın içine sıkıştırmaya çalışcam.


Hepimiz pazar sabahına şokla uyandık, yağmuru geceden öğrenmiştik -Korede sabahken- ama bu kadarını da beklemiyorduk. Yarış kontrol, güvenlik aracı arkasında yarışı devam ettirmeyerek önemli bir iş yaptı ve yarışı düzenlemek için elinden gelen çabayı gösterdi kanımca. Belki son birkaç turda yarış bitirebilirdi. Güvenlik aracıyla yarış yeniden başladığında psikolojik savaş da başladı pilotlar arasında. Hamilton'un konuşmaları beni şaşırtmadı, ondan beklenilebilecek sözlerdi çünkü, ayrıca gayet mantıklıydı sözleri, yağmurun yağdığı bir pistte bir şeyler beklemenin manası yoktu. Hamilton güzel sözlerine rağmen, yağmurdaki belki de en kötü yarışını ortaya çıkardı, Rosberg'e geçilip, Alonso'nun önündeyken pist dışına çıktı. Yeni parçalar umut vaat etti demiştik ama hem Hamilton hem Button sorun yaşadılar sanki arabanın ön tarafında. Button da belirtti bunu yarıştan sonra. Hamilton da SC arkasındayken bir şeyler söyledi ve sonrasında pist dışına çıktı. Dikkatimi çeken Mclaren'in pit ekibinin Ferrari'den hızla çalışmasıydı. Alonso'nun yaşadıklarını kastetmiyorum, Massa ile kıyasladığımızda görüyoruz bunu. Webber'in güvenlik aracının ilk çıkışından biraz sonraki kazasına değinirsek, kerblerin azizliğine uğrayarak Rosberg'i de alıp götürerek Hamilton'un ekmeğine yağ sürdü özellikle. Sonrasında yeniden güvenlik aracı tabii. Kore pistine yarı cadde pist de diyebiliriz sanırım. Yarışın başında görüldü ki bugün çok şeylere gebe. İki Mclaren'in iki Mercedes'e geçilmesi de dikkatle not edilmeli ayrıca, pek normalmiş gibi gözükmüyor. Button'a yarışlar kazandıran stratejiyi yeniden deneyen Mclaren'in hesabı iki seferdir tutmuyor (diğeri Japonya). SC'den sonra Button geçiş lastiklerine geçti ama çok sürmeden birçoğumuzu üzerek Buemi Glock'u biçiverdi. 10.'luk savaşında alınacak 1 puan veya 11.lik kimbilir nelere kadirdi fakat motorsporları işte. Glock demişken değinelim,umarım seneye çok daha iyi bir arabaya oturur bence kendini fazlasıyla kanıtladı Toyota'da. Merak ettiğim başka konuysa Cosworth motoru yarış kazanabilir mi ?(Daha önce bunu başardılar mı bilmiyorum, araştırmak lazım!) Seneye bunu Williams ile yaparlarsa iki kat mutlu olurum. Button pitten sonra Kobayashili Glocklu grubun arkasına düştü, SC tekrar girince birçok takım geçiş lastiklerini taktı ; bunlara Hamilton, Massa ve Schumi gibi isimler dahil. Vettel ve Alonso'nun içeri girmemesi çok kritik olabilirdi ki diğer tur ikisi de girdi ve pitte sorun yaşayan Alonso üçüncülüğe düştü. SC'nin üçüncü ve son kez pite dönüşünden sonra Hamilton, Alonso'ya geçildi ve yarış biraz daha oturmaya başladı, Mclaren'in temposu Ferrari ve RedBull'a yakındı diğer yarışlara nazaran.



Artık meydan yine orta sıralara, özellikle de freni bozuk Sutil'in Sauberlerle çekişmesine kaldı. Kaç tane atak denemesi oldu biz bile sayamadık, Button ise bu grubun peşinde Algersuari'nin arkasında takılıp kaldı. Vet, Alo, Ham, Mas, Sch ...sıralaması bitirecek gibi gözükürken Vettel'in motorunun patlamasıyla olaylar başlayıverdi. Bu yeterince büyük şokken, tam Williams'lar 5-6 olmuş Force India'nın işi şimdi bitti dedim ki Hulkenberg lastik değiştirmek zorunda kaldı, Barrichello'ya ne oldu anlamadan Liuzzi'nin 6. olduğunu gördüm, o kadar kısa sürede gelişti ki her şey. Tabii tvden izlediğimiz için her olayı takip etmek kolay olmuyor ve bazen birçok nokta gözden kaçabiliyor, iş Fom ekibine kalmış tamamen. Barrichello 7, Kobayashi 8, Heidfeld 9 ve yine bence acemilik yapıp Heidfeld'le uğraşırken tek puanını Hulkenberg'e kaptıran Algersuari. 2012 RedBull koltuğu o kadar da kolay değil. Force India her ne kadar puan farkını üçe çıkarsa da Williams rahat biçimde puan alabilecek kapasitede duruyor. Liuzzi'nin morali ve Sutil'in devreye girmesiyle anca işi kurtabilirler belki, burada da Barrichello ve Sutil'in puanşarı eşitlendi 47'de, Schumi de aldı başını gitti 66'ya. Button da pek ortalıklarda gözükmeyerek 12. oldu. Bu kadar eleştirilmesine çok da anlam veremediğim Massa 3. Schumi 4. Kubica da 5. oldu. Alonso ise aşağıdaki yazının başlığı gibi Mclaren'den hızlı, RedBull'dan istikarlı olarak son 4 yarıştaki 3. galibiyetini alarak klasmanda liderliği kaptı. Hamilton 2. oldu fakat lider ile fark ancak 21 oldu bu sefer, artık kesinlikle kazanmak zorunda galiba.




Mclaren'den Hızlı, RedBull'dan İstikrarlı : Ferrari



Ferrari aslında Silverstone'dan beri Mclaren'den hızlı. Silverstone'dan sadece üç yarış önce Istanbulpark'da çok bariz geride oldukları Mclaren'den yani. Mclaren'in geliştirmede bu kadar kötü olduğunu ve Ferrari'nin ise geliştirmede bu kadar iyi olduğu sezonu çok az gördük galiba. Ayrıca Ferrari dayanınıklık konusunda da diğer iki rakibine göre iyi durumda motor durumu hariç. Motor da acaba 2006 gibi sürpriz yapar mı bilinmez, Ferrari ve Alonso Hockenheim'dan beri artan hızlarıyla ellerindekilerle maksimumum aldılar birçok yarışta. Aslında sezon başı ve ortasında RedBull'dan puan çalan Mclaren'in yerini Ferrari aldı. Tek ve önemli fark buydu. Mclaren'in önceden çaldığı puanları ise Hamilton öyle veya böyle yedi. (Macaristan 12, Monza 15?, Sinpapur 12 ?). Alonso ve Ferrari Monza, Macaristan, Singapur ve Japonya'da yapabileceklerinin en iyisini yaparak istikrar ne demek tekrar hatırlattı bize. Alonso dediği gibi çok iyi bir sezon geçiriyor ama Massa'yı da unutmamak lazım. Zaferlerin arasında böyle birçok durum veya kişi arada kalıp gözardı edilebilir. Artık iyice biliyoruz ki, Alonso takımın bir numarası olmayı, takımın ona yoğunlaşmasını, takımla bütünleşmeyi istiyor ve böyle olduğunda da çok daha rahat ve başarılı oluyor. Peki ya diğer pilot, nam-ı değer iki numara. İnsanlar bazen unvanlara fazla takılabiliyor, Massa bugün dünya şampiyonu da olabilirdi (Ne kadar dramatik bir sondu!). Aynı şekilde Hamilton şampiyon olamasaydı ona yeteneksiz mi diyecektik. Massa'nın Çin'deki pit olayı ve Kanada'daki şanssızlığı olmasaydı Alonso'nun dibindeydi. Bunlar başka konular ama değinmeden edemedik, konumuza dönersek Ferrari aracı sanki RedBull ve Mclaren'in karışımı gibi. Ne Monza'da RedBull kadar yavaşlar ne Singapur'da Mclaren kadar. Optimumu bulmuşlar sanki, elbette RedBull kadar hızlı değiller ama dayanıklı olduğu kesin. Kırmızılar uzun zamandır görmediğimiz şekilde iyi geliştiler, iki kere bitti denildikleri zaman geri dönmeyi başardılar. Gelişim yarışı da son yarışa kadar devam edecek, sürprizlerle dolu sezonların sonu da sürprizle biter, bakalım olacak mı ?


İnterlagos ve Hamilton
İnterlagos'da sadece üç kez yarışmasına rağmen, bu pist Massa veya Barrichello'dan bile çok Hamilton için özel bir anlam içeriyor sanırım. 2009'da podyumda neler hissetmiştir acaba diye düşünmüştüm yarışın tekranını izlerken, bu tür durumlarda ne hislerin biriktiğini anlatmak zordur, Hamilton bile ne hissettiğini anlatamazdı galiba. 2007 veya 2008'de podyuma çıkması şampiyonluk için yetecekti, birinde şampiyonluğu kaybedip, diğerinde kıl payı kazandı. 2007'de 7. 2008'de 5. 2009'da 3. oldu. Bu sene neler yapabilecek, istatistikten ister istemez 1 rakamını gördük, Lewis buraya ilk defa -2009'daki ilginç sezonu saymazsak- şampiyonada puan ve hız olarak geride ve rahat geliyor. Bu sefer gerçekten kaybedecek bir şeyi yok onun için. Kasım 7'de yapılacak yarış için yağmuru çok rahatlıkla bekleyebiliriz, yine de 1.olmadığı taktirde -diğerleri yarış dışı kalmazsa- şansı bitebilir. Azalan farkına rağmen elindeki en hızlı 3. araçla Hamilton'un işi oldukça zor, Hamilton ve Interlagos bağı bu sene yine bizi şaşırtacak mı ? Şampiyonların 4 senedir Interlagos'da belirlenme geleneği mi yoksa Hamilton'un 7-5-3-1'lik muhtemel serisi mi, yoksa boğanın geri dönüşü mü, yağmurla beraber başka bir efsane Interlagos yarışı izleyebiliriz.