29 Temmuz 2011 Cuma

Alamanya Gp:Round 10





Nürburgring : Hep ilginç yarışlara tanıklık ettim burda, ilk olarak 99'da izlemiştim. Hakkinen-Irvine mücadelesinde geçen sezonda Stewart Ford duble yapacaktı ki tanıdık bir isim Barrichello'yu engelleyerek buna mani olmuştu : Jarno Trulli. Şu adama pazar günü de hızlı olan bir araç verseler ne güzel olacak, Trulli fantezilerini de sezon arasında yazabilirim. J.Herbert 1. Trulli 2. ve Barrichello üçüncü olmuştu. Hakkinen de Irvine'ı geçerek 5. olmuş ve şampiyonada çok kritik puanlar kazanmıştı. Özetle bu pist insanı şaşırtmayı başarıyor bir şekilde bu hafta da bizi şaşırtmadı desek yalan olur. Cuma günü artık klasikleşen gerçek hızları yansıtmama festivali devam etti, ben de diyordum ki derecelerden çok pilotların açıklamaları daha doyurucu olur dedim ve baya bir doyurdular o gün beni. İki Ferrari pilotunun olumlu açıklamaları ve iki Mclaren pilotunun oldukça karamsar açıklamaları geldi, hatta Hamilton bir saniye yavaşız dedi.



Evet cumayı böyle bitirdik de burda bir parantez açalım Mclaren ile ilgili. Pilotlar ve takım arasında hiç mi bağlantı yok ben anlayamadım, pilotlar takımın ne denediğini bilmiyor mu ? Mclaren antrenmanlarda daha az tur atar ve genellikle listenin en üstünde görmeyiz. Kanada'da sıralama sonrası pilotlar umutsuz konuşurken Whitmarsh yağmura yakın ayarlar yaptık dedi. Ya da bu bir taktik mi ? Böyle yaparak cumartesi sıralamalar öncesi önemli iki rakibinin hafta sonu planlamasını Mclaren'i çok dikkate almadan yapmasını mı istiyorlar. Her ihtimal mümkün ama durup dururken Hamilton neden 1 sn. yavaşız dedi her cuma böyleyken üstelik. Mclaren ilginç stratejilerin takımı olmaya başladı, tabii bu olay daha farklı bir şey. Geçen sene strateji babında belki de en iyi takımdı, bu sene Red Bull'da onlar kadar iyi Ferrari ise daha 'vay be' dedirten hareket yapamadı ve Ross Brown da Mercedes'de ise Ferrari dönemini özletti.





Motor haritalarındaki cumartesi-pazar arası ayar değişikliği yasaklandı ama Rbr yine Q3'de şalvardan bir şeyler çıkartmayı becerebiliyorlar. Q1 ve Q2'de Hamilton az farkla da öne çıksa da Red Bull'lar Q3'de Hamilton'a 0.5 Alonso'ya 0.6 sn fark attı. İkinci denemelerde ise herkes derecesini geliştirdi ama en çok geliştiren de Hamilton oldu, oldukça iyi bir turdu. İkinci denemelerde Hamilton 0.6 Alonso 0.4 Webber 0.2 Vettel 0.1 sn geliştirdi derecesini. Sanırım Q3'de bu dereceler lastik ısıtma sıralamasını da gösteriyor : Rbr-Mc-Fer. Alonso'nun sıcak hava istemesinin nedeni de bu olabilir, asıl nedeni bu mudur bilemiycem ama Rbr'nin lastik ısıtmada iyi olduğunu da bilinen bir şey artık. Yine de tek turdaki hızlarını açıklamak her geçen gün karmaşık oluyor sanki çünkü işin içinde Drs de var artık. Hamilton'un turu ise kendinden 0.15-0.20 gibi birşeyler katarak geldi, tahminimi Q1 ve Q2'de 0.150 civarında olan farkın ve Q3'de 0.3 sn olması. Bu seviyede pilotlar zaten limitlerde sürüyorlar, aracın ıncığını cıncığını çıkarıyorlar bunun üzerine de birşeyler katmak gerçekten zor. Alonso da İspanya'da çok iyi bir tur atmıştı Q3'de. Massa'nın geri kalmasına alıştık fakat Button'un bu kadar geride kalması çok şaşırttı, önceki gün denge sorunlarından bahsediyordu ve lastik ısıtmada da sorun yaşamış olabilir. Açıkçası hiç iyi bir haftasonu geçirmiyordu ve kötü kokular geliyordu burnuma. Rosberg de altıncı olarak iyi bir iş çıkardı, Schumi sorun yaşadı, Sutil 8.olarak çok bir iş yaptı ve Heidfeld tam takımda sazı eline aldı derken yine Petrov'a geçildi cumartesi.






Pazar günü yine yağmur yoktu fakat hava serindi. Bu arada Trulli'nin yerine yarışan Chandkok olayı kafamı bozmuştu ama takım Trulli'nin değerini anlamıştır umarım, yine de Chandkok'un kaliteli bir pilot olduğunu düşünüyorum. Glock da 2014'e kadar kontrat yeniledi takımıyla ama ben acele ettiğini düşünüyorum. Keşke takımın 2012 performansını görseydi, gerçi çok falz koltuk şansı olduğu da söylenemezdi. Burdan Toyota'yı analım ; F1'e sadıktılar diyebilirim ama olmadı. Startı verirsek Webber'in Hamilton'a geçileceğini az buçuk tahmin ediyorduk, Vettel'in Alonso'ya geçilmesi de kritik oldu. Sonra Alonso 2.turda yaptığı hata ile yerini kaybederken sonra atakla yerini tekrar kazandı. Button ise startta da yer kaybederek berbat hafta sonuan devam etti ve pitlere kadar Petrov'un arkasına yapıştı. Alonso'ya geçilen Vettel hafif dışarı kayarak podyum şansını kaybetti ; görünen o ki Vettel hem iyi gününde değildi hem de araçta sıkıntı yaşıyordu, denge problemleri olabilir bunlar. Hamilton pitlerden önceki son 3-4 turda lastikleri daha çabuk yiyen pilot oldu ve ilk pitleri Webber başlattı. Bu da ona ilk sırayı getirdi pitler sonunda. Bu arada Button farklı bir taktik deniyordu eğer yarış dışı kalmasaydı 4.lüğü zorlayabilirdi. Button bu tip pistlerde lastikleri daha iyi koruyabiliyor. Sözgelimi Silverstone'da Singapur'a göre çok daha fazla dayanabiliyor lastikleri Jenson'un. Vettel de yarışın başında Rosberg'e takılan Massa'ya bütün yarış takıldı. İlk pitlerin sonunda Web-Ham-Alo-Mas-Vet sıralaması oluştu. Önceden değindiğim gibi bu sene orta ve arka sıralara hiç takip edemiyorum, ön taraf da o kadar çok hareket oluyor ki bazen. Onun için maalesef klişe sözlerle geçiştircem onların hareketlerini.





İkinci pitlere kadar ki mesafe nispeten daha sakin geçti. Bu yarışta Fom ekibi de sezonun en kötü yarışını geçirdi sanırsam, starttaki Heidfeld-Di Resta olayını izleyemedik, birçok geçişi kaçırdık vs. Bu sefer da Webber'in lastikleri erkenden bitti, önde olan daha çabuk mu yiyor lastikleri anlamadım. Bunu bir de Ferrari'de görmek lazım. Bu noktada erken davranan Rbr oldu fakat çok ilginç bir şey oldu, pite erken gelen isimler yer kaybetti. Webber ikisine de Hamilton da Alonso'ya. İki tur üst üste pit çıkışlarında 'agresif' Hamilton'un hamleleri yarış galibiyetini getirdi. İlk önce soğuk lastiklerle Webber'in önüne çıkıp yerini korudu, diğer turda ise Alonso'nun arkasında ikinci virajda sıcak lastikleriyle onu çok zor bir noktada geçmeyi başardı. Geçtikten sonra da aynı Vettel gibi ilk birkaç tur içinde farkı açtı ve son pitlere yakın 3 sn. civarında döndü dolaştı fark. Sert lastiklere ne zaman geçilecek derken ilk giren Petrov oldu ve yeni lastiklere kendinin en iyi derecesini yaptı. Burda Ferrari pit duvarına bir eleştirim olacak, Hamilton pite gelmeden son beş tur içerisinde 0.2-0.3 kaybetmeye başladı ve pit öncesi son sektörde fark 1.6 sn idi. Burda riske girip pite erken gelmeleri onlara yarış kazandırabilirdi çünkü kaybedecek bir şey yoktu; Webber 5 sn. gerideydi ve Hamilton'un fazladan bir tur atması onun için felaket olabilirdi. Üstelik Lewis'in ilk turunda soğuk lastikleri ile yaptığı tur derecesini de ciddiye aldılar. Alonso-Lewis farkı 17.6 iken alttan takip ettiğim kadarıyla 16.8 civarına düştü iki turda. Yani Mclaren daha hızlıydı, Alonso hızlı pit-stopa rağmen çıkışta 2 sn. gerideydi ve yarış o anda bitti. Ferrari pit duvarı hatırlanacak bir strateji hamlesi yapamadı son zamanlarda Almaya'da da devam etti bu. Motorsporları'nın da takım işi olduğunu son turda pite giren Massa-Vettel ikilisi gösterdi bize yeniden. 1.5 sn daha hızlı iş gören Rbr pit ekibi takıma yine önemli puanlar kazandırdı. Son turdaki pit ekşını ise yine yıllar sonra hatırlanacaktır.


Lewis kritik bir galibiyet aldı ve hafta sonunun kesinlikle en iyisiydi. Alonso yine oldukça istikrarlı sürdü ve formunun zirvelerinde. Webber de yine kötü bir pazar geçirdi, insan geriye düşünce bu kadar kolay bırakmamalı. Vettel en kötü pazarında 4.oldu, Massa pit yolunda 5.liği kaybetti. Sutil ise 'German of the weekend' ı oldu. Sutil'e gerçekten çok sevindim artık cumarteside Di Resta'yı geçmesi beni çok sevindirdi, Mercedes'leri geçmesi de kaymak oldu. Schumi yine pazar günü iyiydi ve yine hata yaptı. İki şampiyon Alman pilot aynı yerde aynı hatayı yaptılar, ilginç. Koba iki puanı katı ve Petrov da son puanı alarak puan kazanabiliriz ama Mercedes'leri yenmemiz imkansız mesajı verdi bana. Rbr 6 Mclaren 3 Ferrari 1 oldu. Button iki yarıştır yaşadıkları olmasa belki puanlamada ikinciydi şu an. Vettel 219 Webber 139 Hamilton 134 Alonso 130 Button 109 ve Massa 62 puanda. Rosberg saturday istikrarıyla Schumi'yi geçecektir ama onların asıl mücadelesi seneye. Schumi üzerine bir şey koyuyor ama Mercedes koymuyor. 9.'luk için Petrov-Heidfeld çekişir. 11.'lik için Sutil-Kobayashi'yi izleriz aynı zamanda bu takımlarda 6.'yı da belirler. Herkesten geçer not alan çaylaklar Perez ve Di Resta ise pazar günleri için tecrübeye ihtiyaçları var sanki ama haklarını yemeyelim gerçekten şanssızlar. Di Resta oldukça sakin ve sanki gelecekten şampiyon olacakmış gibi konuşuyor, bu hissi size de veriyor üstelik. Maldonado'da bir Alonso istikrarı seziyorum belki Chandkok'u da dahil edebiliriz buna. Sanırım Jerome de Ambrosio seneye koltuk bulamayabilir, takım arkadaşının gerisinde kalıyor çünkü. Ricciardo ise Liuzzi'yi zorlayacak gibi, zorlasın zorlamasına da Liuzzi de napıp edip bir koltuk buluyor, yarışma aşkına burdan tebrik ediyoruz. Fransızlardan sonra İtalyanlar da pilot çıkarmakta zorlanıyorlar sanki. Sanırım Britanyalılar Lewis-Jenson-Di Resta ile yine ön plandalar. Çok sohbete kaçtık, Macaristan'a dönüp yazımızı bitirelim.





İlk sektörde bariz iyi olan Mclaren'i Macaristan'da da iyi olacağını düşünebiliriz, farklar benzer olacaktır. İşin bu kısmından çok Vettel'in ara öncesi son hamleyi indirme şansına değinmek istiyorum. Vettel bu yarışı da kazanırsa bu iki yarışlık bahar bitebilir ve takımlar 2012'ye yoğunlaşabilir. Vettel Hamilton'un 82 Alonso'nun 86 puan önünde. Açıkçası Webber'e hiç şans tanımıyorum ben. En iyi ihtimal Vet 1 Ham 2 olursa puan farkı 89 olacak Alo'yu da 3 yapalım onunla da 96 olacak. 8 yarış kala neredeyse 4 yarış galibiyeti kadar fark. Kazanamazsa farkın azaldığını düşünürsek psikolojik bir etki olabilir. İleride Vettel'in yarış dışı kaldığında puan farkının 25 düşmesi 'vay be aslında o kadar çok fark yokmuş' etkisi yaratabilir. Tabii bütün bunlar sezonun son bölümünü heyecanlı kılmak için. Yoksa Vettel'in elinden şampiyonluğu almak çok ama çok zor. Onun yerine şahsen Vettel'in ünvanı garantileme ihtimali olan yarışa kadar kendimi kandırmak. Kimbilir belki müthiş bir geri dönüş yaşarız. Alonsoo geçen sene Hamilton'un 48 puan ardından gelip son yarışa 24 puan farkla önünde girmişti. Her şey mümkün diyerek yazımızı bitirelim, heyecan bitmiş bile olsa her yarış ayrı bir heyecan olacak bunu unutmayalım. Belki de efsane yarışlar bile izleyebiliriz...



28 Temmuz 2011 Perşembe

Britanya ve Alamanya Gp'leri








10 Temmuz ve 24 Temmuz'da gerçekleştirilen Britanya ve Alamanya GP'leri 'Vettel aslında o kadar kolay kazanmıyor'un bir çeşit ispatı oldu, İngiltere'de Alonso, Almanya'da ise Hamilton kazandı. Bütün hafta sonu çok iyi süren Hamilton Singapur 2010'da Alonso'dan sonra böyle bir lezzet yaşattı bize, Vettel'in galibiyetleri de çok iyiydi ama bu tür sürüşleri göremedik, göstermesine gerek de yoktu. Bana göre griddeki en 'bütün' sürücüler Alonso ve Hamilton, bu ikisine Rosberg ve Kubica'yı da sayabiliriz ama onların ispat etmeleri gereken şeyler var daha maalesef (Schumacher'i ayrı tutuyorum tabii, karşılaştırmak doğru olmaz gibime geliyo). Burdan yarışlara dönersek Silverstone'u izleyemedim ama sonradan bu eksiğimi telafimi ettim bi şekilde. İngiltere'de olan şey tam bir istisna idi, sanırım sene sonunda da orda tam olarak ne oldu anlayamayacağız. Yine de sıralamalardaki farkların gerçek performansları yarattığını söylemiyorum. Egzoz beslemeli difüzörlerle ilgili yasaktan bahsetmiyorum sadece yağmurdan dolayı yapılan ayarlar da bunun içine katılmalı. Ayrıca takımların muhtemelen bu yasağa karşı bir önlemleri vardı fakat yağmurdan dolayı onu da tam deneyemediler. Yani yarış tam bir bilinmezler yarışıydı.











Eskiden en hızlı olan araç yarışta da kopar giderdi açıkçası Schumacher'in 30 sn. önde bitirdiği bir yarış bana bunlardan çok daha 'gerçekçi' geliyor. Ne oluyor da yarışta farklar azalıyor, bunun birçok sebebi var diyorlar ama temelde 'yakıt ikmali' yasağı olabilir diye düşnüüyorum. İngiltere'de ise bir saniye olarak beklediğim fark 0.1'e kadar inmişti Rbr ve en yakın rakipleri arasında. Saydığımız nedenlerden doalyı bunun gerçeği yansıtmadığını söyleyebilirim. Yine de Nurburgring'deki farkı gördükten sonra Ferrari'nin çok öenmli bir adım attığı gerçeğini değiştirmez. Webber ve Alonso farkı 0.363 idi eğer kabaca egzoz beslemeleri araçlara eklersek ve Almanya'daki farkın İngiltere'den daha az olması gerektiğinden yola çıkarsak Rbr-Ferrari farkı İngiltere'de 0.550-0.650 civarı olması normaldi ve bu bile Ferrari'nin çok iyi adım attığını gösteriyor. Tabii bunların hepsi fantezi ve ben bunları seviyorum. Çok konuştuk, Webber'in Valencia'da Vettel'e en çok yaklaştığı yarış oldu cumartesi bazında. Mesela Vettel o yarışta son pitleri kadar en fazla 4 sn. fark açmıştı yani bir hatayla veya pitle eriyebilecek bir farktı, yani elini kolunu sallayarak kazanmadı yarışları. Eskiye kıyasla diyorum 30 sn. farkla kazanılan yarışlara göre. En bariz örneği İspanya gp; Hamilton erken pit ile yarışı kazanabilirdi. Webber İngiltere'de ise Vettel'i az bir farkla da olsa geçti ve ilk 'net' olarak takım arkadaşını geçti ama ilk virajda yine her şeyi berbat etti. Hamilton ise çok iyi bir yükselişle pitlerin ardından öndeki üçlünün arkasına yetişti ve yumuşaklara geçişte Mclaren Ferrari'ye göre adeta 'uçtu'. Sanırım lastik ısıtmadan kaynaklanan bir sorundu bu. Hamilton Alonso'yu, Button Massa'yı geçti ama ondan sonra rayına oturan yarışta Alonso Hamilton'u drs'nin de yardımıyla geçti, ikinci pitlere kadar biraz durgunlaşan yarışta Mclaren'in biraz daha erken bitti lastikleri ve Hamilton ikinci pitleri başlattı, ardından Alonso ve Vettel, olan burda oldu ve Vettel'in pitinde sorun oluştu ve Alonso, Ham, Vet ve Web sıralaması oluştu. Burdan sonra yavaşlamaya başlayan bir Mclaren vardı, öte yandan pitte lastiği takılamayan Button yarış dışı kaldı. Mclaren için her şey tersine döndü birden ve bu noktadan sonra Alonso'nun galibiyeti neredeyse tescillendi. Vettel son pitlere kadar Hamilton arkasında kalınca en erken pite giren isim oldu ve hamlesiyle ikinciliği kurtardı.Son pitlerde yerini Vettel'e kaybeden Hamilton pitten sonra Webber'e direnmeye çalışacaktı, telsizi bu son stintte duyduk ama bence ikinci pitlerden sonra Hamilton tasarruf moduna geçti çünkü o pitlerden sonra dramatik bir düşüş oldu derecelerinde.











Yarışın son bölümünde daha yeni lastiklerle Massa tur başına neredeyse 1.5-2 sn civarında bir hızla gelerek Hamilton'a yetişti ve son turda inanılmaz bir heyecan yaşattı. 4. mücadelesi olduğu için çok göze batmadı ama yıllar sonra da hatırlanacak bir an. Hamilton öncesinde ise Webber'e geçilmişti. Mclaren neden tasarruf moduna geçti Hamilton çok mu agresif davrandı yarışın başında yoksa yanlış bir hesaplama mı oldu takım tarafından. Belki de Mclaren'in temposu yoktu o kadar ve Hamilton baştakilerle güreşmek için zengin karışımla yarıştı. Bu pek akla yatmıyor çünkü Mclaren ve Hamilton yarışın ilk kısmında sürekli zengin karışımı açıp rekabetçi olmaya çalışmak çok mantıksız, bu seviyede yapılmayacak türden bir şey kesinlikle. Diğer ihtimal ise muhtemelen Mclaren yağmuru veya Sc'yi düşünerek daha farklı bir yaklaşıma gitti. Her ne olursa olsun önemli olan bu sorun sadece bir yarışa özel miydi yoksa Mclaren pazar günleri de mi geride kalmaya başladı. Vettel ise gaz kesti ve Alonso'yu takip etmeyi bıraktı ve 18 puan gayet iyi diyerek kendi yoluna koyuldu fakat Webber arkadan onu rahatsız edecek gibiydi tur dereceleri ile.











Bu noktada yeniden takım emirleri gündeme geldi, Webber'e farkı koru dendi, Avustralyalı ise onları dinlemedi. Her ne kadar Webber haklı olsa da ben burda Webber'i samimi bulmuyorum sanki geçen seneki gibi bir atmosfer yaratmaya çalıştı. Ama Rbr'de bir çok şey farklı geçen seneye göre. Açıkçası takım emirleri tartışması da yersiz, geçen sene kaybettik bu kuralı. Takımlar pilotlarına izn vermeyebiliyor bazen yarışma konusunda ve kağıt üzerinde 'sporun itibarını zedelemek' gibi yuvarlak bir şeyden başka bunu engelleyen bir şey kalmadı. Her zaman olduğu gibi 'F1 düzgün yönetilmiyor ve F1'i kim yönetiyor ?!'. Diğer tartışma konusu ise egzoz beslemeli difüzörler oldu. Bu ise iyice karmakarışık bir hal aldı ve klasik bir F1 yönetim acizliği daha ortaya çıktı. En iyisi hiç girmeyelim bu konuya. Ama yasağın kaldırılması tam bir FOTA başarısı demek istiyorum, nasıl anlaştılar merak ediyorum hala. Sanırım Whitmarsh bu işlerde çok iyi.











Ve yarış Alonso-Vet-Web-Ham-Mas-Ros-Per-Hei-Sch-Alg sıralaması ile bitti. Yarışın şanssız ismi ise Di Resta idi. Çok iyi götürdüğü yarışta pitte yaşadığı sorun yüzünden puanlar alamadı ve yine bir pazar günü hüsranla geçti. Williams yine puansız geçerken, Q1'in favori ismi Algersuari ise yine puan alaraktan yerini sağlamlaştırdı. Schumacher yine olaylara karıştı ve ağır bir ceza aldı, Perez hele şükür temiz bir hafta sonu ile rahatladı, Heidfeld kendinden bekleneni yaptı ve sıralamadan üst noktada bitirdi yarışı. İlk beş takımın ardından Sauber-Force India-Williams geliyor ve sıralamada daha geride olan Toro Rosso ise Williams'ın önünde. Renault ve Mercedes dahil bu grubun asıl sorunu üstten dökülmelerin olmaması. Bu sene mekanik arıza ile yarış dışı kalma çok azaldı ve dayanıklılık açısından çok iyi bir dönem yaşıyor Formula 1. Bu da orta gruptaki takımların puan alma şansını azaltıyor ve onlar için her puan artık daha değerli. Sauber sezonun ilk yarısı önemli puanlar topladığından bu grupta avantaja sahip. Yine de gelişen bir Force India'ya karşı işleri zor çünkü iki Force da cumartesileri daha özel pilotlar. Williams ise cumartesileri çok fena değil ama hem dayanıklılık hem de bu takımlarla pazar günü yarışamadığından dolayı sadece 4 puanları var. Ardından gelen de Team Lotus, Vrigin ve Hrt. Trulli de sanki eskisi gibi istekli değil cumartesileri geçilmesi hem de önemli farklarla beni üzdü -Kovalainen de tek turda hiç fena değildir-. Glock da benim pistteki favorilerimdendir ve kesinlikle önemli bir potansiyele sahip. İlginç stratejilerin adamıydı Toyota'da ve umarım bol döküntülü bir yarışta puan alabilir çok zor da olsa. Ricciardo'nun performansı ise soru işareti, bir şey diyebilmek hem zor hem de erken. Diğer yarışlara bakacağız onun için.









17 Temmuz 2011 Pazar

Istanbulpark ne olacak ve motosikletçiler





Bu yazıyı biraz da Ntvspor'daki Motogp yayınlarından sonra yazmaya karar verdim. Kenan Sofuoğlu sayesinde Motogp'ye olan ilgim arttı ve daha sık izler oldum. İyi ki de izlemeye başlamışım çünkü bu yayınlarda Türkiye'de pek göremeyeceğimiz incelikte bir yorumcuyu, bir motosikletçiyi keşfettim : Hamit Abbasoğlu. Kenan çok iyi giderken yarış dışı kaldığında 'olur böyle şeyle yarışta' diyen bir kişi bu insan ve 'inanılmaz' derecede olgun yorumlarıyla bizi fanatizmden de uzak tutuyor. Özeti bu işten zevk alıyor. Amacım Abbasoğlu'na methiyeler düzmek değil tabii ki. Onun da bazen dile getirdiği gibi Istanbulpark'ın ne olacağı veya neden böyle olduğu ?

Istanbulpark ilk iki yılında gerçekten büyük bir seyirci oranını yakaladı ülkemize göre ne zaman işletme Bay E'ye verildi o zaman pist yılın 51 haftası ölüme terkedilir oldu. Burda hata tam olarak kimin bilmiyorum ama bu hakkı ona vermekle büyük hata yapıldı, herkes hemfikirdir galiba bunda. Bay E'yi de suçlamıyorum kesinlikle, herhalde o kadar işinin içinde Istanbulpark'a yarış çekmeye çalışmasını beklemiyorduk değil mi ? Bu pist daha çok F1 amaçlı yapıldı, evet. Peki ya diğer dallar ne olacaktı ? Bir F1sever olarak empati yapmamız gerektiğini düşünüyorum ayrıca benim fikrime gelirsek ben bu pistin Türkiye'nin -belki de yakın çevremizin- motorsporları mabedi olmasını diliyorum. Bu iş için en uygun pistimiz.

Bunu açarsak Maracana Brezilyalılar için nasılsa, Wembley İngilizler için nasılsa Istanbulpark da Türk motorsporlarının mabedi olabilir. Verdiğim örnekler ürkütmesin, şöyle de düşünülebilir. Eskişehir'de yarışan küçük bir karting pilotu ileride 'Ben de bir gün Istanbulpark'da yarışacam' diye hayal kurması gibi birşey bu. Aynı her küçük Beşiktaşlı futbolcu adayının İnönü'yü hayal etmesi gibi.

Hamit Abbasoğlu Istanbulpark'ı eleştirirken güzel bir şey dedi, kült yaratmada üstümüze yok cidden. Ayrıca Türkiye'nin tanıtımı gibi çok açık bir cümle de yeterince doyurucu değil. Hıncal Uluç gibi yazarlar severler, aslında bizim bir şey bilmediğimizi, gerçeğin çok farklı olduğunu falan filan. Istanbulpark'ın çok kötü bir pist olduğunu söyleyecek falan değilim, seyir zevki için gayet ortalamanın üstünde bir pist. Bir motosiklet seyircisini yerinize koyarsanız kendinizi Türkiye'de güzel bir pistiniz var ve bundan yararlanamıyorsunuz, şahsen ben çok kızardım ; gayet sinir bozucu bir durum. Ve bu insanların da konuşmaya hakkı var, motorsporları F1'den ibaret değil. Bir yandan da amacım zaten minicik olan motorsporları camiasını karşı karşıya getirmek değil. Abbasoğlu yayında Tahincioğlu'nu mu kast etti anlamadım ama demem o ki önemli olan daha başka. Zaten nitelikli tartışmalar her zaman yararlıdır diye de düşünüyorum.

2012 yılı için F1 anlaşması muammada fakat önemli bir yol kat ettik, bu konuda GSGM başkanı Yunus Akgül önemli adımlar attı diye düşünüyorum, ayrıca çok sevilen bir pist burası F1 medyası tarafından da. F1 elimizden gidecek mi tartışmaları çıktığı zaman medyada çoğu kişinin -nitelikli spor haberi yapanlar da dahil- artık umudumuzun kalmadığını falan söylüyordu. Dayanakları ise İto ve İBB başkanlarının yaptığı açıklama! Araştırma, soruşturma hak getire ,tabii ne gerek var (Bu arada ilerleyen yazılarımda da Türk medyasında F1 ve motorsporları konusunu da açmak istiyorum fazlasıyla) ! Her neyse artık işletmeyi de kendimiz alarak diğer dallara da açacağız pistimizi diye duydum. En mantıklısı da bu hem F1 hem de diğerleri için. Orayı karnaval yerine çevirmemiz lazım.

Türkiye gerçekten her kulvarda benzer oranlarda olmasa da büyük bir gelişim trendi içinde. Bunlar çok klişe olacak ama büyük ve güçlü bir devlet olmak istiyorsak olaylara daha geniş ve uzun vadede bakabilmeliyiz. Evet gelişiyoruz diye F1'e gerek yok veya onlarsız olmaz diye uç yorumlara kaymak çok sakıncalı. Sakince oturup konuşulmalı bunlar, bunu yapabilirsek zaten 'büyük' oluruz.

7 Temmuz 2011 Perşembe

Valencia Gp'de ne oldu ?

Herhalde herkes hemfikir sıkıcı bir Avrupa Gp'i izlediğimiz konusunda. Açıkçası çok da üzülmedim çünkü seneye takvim 21 oluyor ve Valencia hakkında da bazı dedikodular dolayısıyla bu sene bile sıkıcı geçiyorsa bu gp elimiz bir nebze güçlenebilir. Açıkçası Valencia'da ne olduğuna lastikler üzerinden bakmak istiyorum. Geçen sene birçok yarışta Bridgestone'nun tahminin ötesinde dayanırken lastikler bu sene de tahmin edilenden daha az sürede aşınıyor lastikler. Button'un dediği gibi gerçekten orta sert lastikler fazla mı sertti buraya göre. Öyle veya değil Mclaren burda kaybeden taraf oldu. Aslında geçen seneden çok farkı yok bu senenin; fark yaratan şeylerin Webber'in Vettel'i rahatsız edememesi ve Mclaren ile Ferrari'nin hata yapmaları. Vettel'in takımda lider konumda olması sadece Webber'in yavaşlığından değil aynı zamanda kendisinin kusursuz sürüşünden kaynaklanıyor. Her ne kadar domine gibi gözükse de yarış Vettel son pitlere kadar çok önemli farklara ulaşmadı. Aslında bu sene çoğu zaman öldürücü bir farka ulaşmadı. Üstüne üstlük Vettel'in fazlasıyla hata yapma lüksü var artık.

Valencia'da ise kaldırılan agresif motor haritalarıyla neler olacağını hep beraber bekliyorduk. Açıkçası bu sene ve geçen sene saf hız anlamında sıralamalara bakmak en doğrusu oluyor. Çünkü garip bir şekilde yarışta birden bütün farklar kapanıveriyor. Bu arada bu yakıt ikmali yasağını çok saçma bulduğumu belirteyim, takımların ellerinden önemli bir silahı almış oldular ve önemli bir heyecan etmenini kaldırarak ne amaçladılar hala anlayamıyorum. Q1'de hafta sonu yavaş görünen Mclaren oldukça hızlydı keza Hamilton sadece 0.1 sn arkasındaydı Vettel'in. Açıkçası burda baya bir şaşırmıştım çünkü Ferrari'nin de çok önündeydi Mclaren.Q2'de ise Rbr-Mclaren farkı 0.4'e çıkmıştı. Acaba sertlerde sorun yaşan Mclaren sert lastiklere yönelik mi ayar yapmıştı ? Bu fark böyleyken Ferrari ve Rbr arasındaki fark da 0.6 sn ile korunuyordu. Bu farklara bakarken genelde Vet-Ham ve Alo'yu kıstas aldığımı söyleyim. Keza bu sene Button da Hamilton'a fazlasıyla yakınlaşmış durumda en azından geçen seneye göre. Q3'de ise Vettel ile Hamilton arasındaki fark 0.4 sn olurken 0.5 sn arkadan da Alonso gelmekteydi. Bu ikilinin hemen arkasında ise Webber vardı. Q1'de sanırım Ferrari yumuşakları harcadı ve bu Q3'ün ikinci denemesinde hangi lastiklerle çıktı emin değilim. Webber de ikinci turunda oldukça hızlı bir turla 0.2 sn arkasına yerleşti Vettel'in. Fakat Vettel de iyi bir turla geliyordu ama Webber'in turundan sonra gerek görmedi. Rbr'yi Ferrari'ye göre baz alırsak bu sefer Rbr daha Q1'de hızlıydı zaten.Ceplerinden çok bir şey çıkarmadılar sanki. Ayrıca Q1 ve Q2'de sönük olan Webber de Q3'de hızıyla şaşırttı bizi.

Hamilton'un Ferrari'nin önünde olmalarına şaşırmasına ben şaşırdım. Monaco-Montreal ve Valencia'ya yönelik görüşlerim ve gözlemlerim diyordu ki bu üç yarışa rbr-mc-fer arasındaki fark azalacak fakat yerler değişmeyecek. Bu doğrulanır mıydı bilmiyorum ama bu üç yarışta da Mclaren normalin dışına çıktığına söyleyebilir. Monaco'da Q3'de yaşananlar, Kanada2da yağmur ayarı ve Valencia'da lastik ayarları. Artık önümüzdeki artık tek cadde pist olan Singapur'u beklemek gerek galiba. Neyse Mclaren'in yarış içinde yumuşakları erkenden bitirmesi ve daha yavaş turlar atması yarışı Ferrari ve Rbr arasında geçmesine yol açtı. Normal koşullarda Hamilton startta ikinciliği alabilseydi pitlerde kızgın bir savaş bizi bekliyor olabilirdi. İki pist arasında aerodinamik olarak fazla bir fark yokken durup dururken Mclaren'in yavaşlamasını özetle bu lastik ayarlarına bağlıyorum; sert lastiklere yapılan pozitif ayrımcılık Mclaren'i mücadeleden uzak tuttu. Zaten Mclaren yönetimi de bunun bir istisna olduğunu söylüyor ve hataları anladık diyor. Bakalım göreceğiz.

Yarışta göze çarpan Massa'nın yine süper kalkışıydı. Mclaren'ler yavaş kalırken Massa neredeyse 5.likten 2.liğe kadar çıkacaktı. Fakat Webber'i geçeyim derken Alonso'ya geçildi. Hamilton ise çok garip bir şekilde kötü start aldı çünkü Alonso'yu zorlama şansı varken enteresen biçimde yavaştı viraja doğru, olaylardan mı kaçıyordu anlamadım. Starttan sonra Vet-Web-Alo-Mas-Ham-Ros-But sıralaması vardı. Rosberg cumartesi 7.cebi alarak sadece Schumi'nin önüne geçmemiş aynı zamanda temiz tarafı kazanarak Schumi'yi de kirli tarafa göndermişti; bir taşla birden fazla kuş. Sutil'in kılpayı Di Resta'yı geçişi ve Heidfeld'in Petrov'un 0.3 sn önünde olması ise Renault yönetiminin istediği bir şeydi. Açıkçası Heidfeld'in önderliği Mercedes'le yarışma konusunda kritik. Diğer konu da Sutil'e karşı bir önyargı sezmem. Di Resta'nın performansı ve Sutil'in olaylara karışması ile oluşan durum bana geçen seneki Webber-Vettel ilişkisini hatırlattı. Yaşlı bir kurt ve sempatik, genç bir yetenek. Aynı Sylverster Stallone'nin 'Yarışçı' filmindeki gibi. Her ne kadar Valencia'yı bilmese ve cuma günü Hulkenberg'in araca hasar vermesinden bir günü boşa geçirse de Sutil fırsattan yararlanarak Di Resta'yı Q2'de geçti ve yarışta tam olarak ne yaşandı göstermese de Fom Heidfeld'i geçmesini bildi. Puanlar da 10-2'i oldu Force India da bu durumda takımın Sutil'den vazgeçmesi daha da zorlaşacak,takım içinde de gizli bir rekabet bizi bekliyor açıkçası. İlk pitlere kadar bir da Button'un Rosberg'i geçişi dışında bir hareket olmadı. Pitlere ilk gelen de ön taraftan Hamilton oldu.

İlk pitlere kadar Mclaren'in performansı çok sırıtmıyordu açıkçası fakat akıllı bir hamle ile Massa'nın önüne geçen Hamilton bu ilk pitlerden sonra sanki daha da yavaşladı. Zaten pistin kenarlarındaki duvarlarıyla iç bayıltan Valencia Gp hiç bir umut vaat etmiyordu. Alonso Türkiye'dekine benzer bir geçişle Webber'i alt etti fakat bu üstünlüğünü ikinci pitlerde kaybetti. İkinci pitlerden sonra bi ara fark 1.5 sn idi Vettel ve Webber arasında. Erken gelmek yine işi yaramıştı yaramasına ama Vettel tekrar farkı 2.5-3 sn'ye çıkardı. Ferrari açıkçası bu sene birçok yarışta hep pilotlarını geç pite çağırdı rakiplerine göre ve stratejik olarak son yıllarda çoğu yarışta gölgede kaldılar. Todt-Brown-Schumi üçgeninden sonra belki fena araçlar çıkaramadılar fakat hep bir şeyleri eksik kaldı sanki. Açıkçası bu hafta sonu lastikler arasındaki fark sanki 1 sn'den fazlaydı. Webber'in erken pite gelmesi yine yerini Alonso ile kaptırmasına yol açtı diğer yandan Massa da ilk pitlerde kaybettiği zamanla Hamilton ile mücadele etme fırsatını kaybetti. Button ve Rosberg de kendi halinde 6. ve 7. oldular. Temiz lastikleri ile Algersuari iki pitle 18.sıradan 8.liğe kadar çıkarak hafta sonunun diğer adamı oldu ve Sutil ile girdikleri bir mücadelede iki sevdiğim pilot arasında kaldım açıkçası. Heidfeld de 10. olarak yapabileceği şeyi yaptı ve Silverstone için performansını merak ediyorum şimdiden. Schumacher de ilk pitlerin çıkışında yine Petrovla temas yaşayarak puan şansını bitirdi. Schumi sanırım startta da kötü kalkmıştı. Bu sene de ilk defa tekrarları izlemediğim bir yarış oluyor ve maalesef ayrıntılara vakıf değilim. Yine de yarış boyunca ekranın altından özellikle Sutil-Heidfeld mücadelesini izlemeye çalıştım artık ne kadar olabilirse.

Silverstone'da ne olur şimdi herkesin sormaya başladığı soru bu ? Egzoz gazlarıyla beslenen difözörlere getirilen önemli sınırlama ile nelerin değişeceği. Birçok söylenti olsa da Newey'in de dediği gibi araç bu sisteme göre dizayn edilmiş olması Rbr için büyük handikap. Yine de F1 kamuoyu'nun Rbr'nin en fazla etkilense de sıralamada değişikliğe yarayacak bir farklılık getirmeyeceği. Mclaren'in İspanya'da difüzöründe yaptığı önemli değişikle sezon başında tasarladığı modele mi geçmişti tam bilemiyorum ama Ferrari ve Mercedes de bu sistemler mevcut. Ek olarak takımlar buraya önemli güncellemelerle geliyorlar bunlarla beraber bilinmeyenler iyice artıyor. Ferrari daha birkaç yarış önce Silverstone'a dikkat çekmişti, Mclaren'in de Valencia'da kullanmadığı ve Silverstone getirilecek güncellemeleri var. Rbr de iki yıldır ön sırada olduğu için açıkçası onların ne tür güncellemeler getirdiğini bilemiyoruz ve hep arkasındaki takımların gelişimine odaklanıyoruz. Bu yazıyı yazdığım sırada Silverstone'da yağmur ve bu güncellemeleri test etmek açısından çok kötü bir durum. Normal şartlarda İspanya benzeri bir yarış bekliyordum fakat birçok bilinmeyenle beraber ben de artık pek bir şey bilemiyorum. Artık umudumuz eğlenceli bir yarış olması ve Vettel'in geçilmesi...İyi haftasonları.