31 Mart 2012 Cumartesi

İlk İki Yarışın Ardından F1 2012 Sezonuna Bakış

Malezya'ya damga vuran Karthikeyan 
Red Bull'un iki yıllık egemenliğinden sonra merakla 2012 sezonunu beklerken Türkiye'deki F1 yayın hakları ile uğraştık biz de. En azından F1 Türkiye'de bir yayıncı buldu tamamen da yabancı kanallara kalmadık, sözün özü 'hiç yoktan iyidir'. Sezon öncesinde McLaren ve Ferrari Red Bull'un egemenliğine son vermek istiyordu, Mercedes atılım yapmak istiyordu, Raikkonen'in dönüşüyle hepimiz heyecanlandık vs. vs. işin edebiyat kısmını geçiyorum..

Avustralya'da Q3'de ben hala Red Bull'dan bir bomba beklerken bu seferki bomba McLaren'den çıktı ve ilk iki sırayı gri araçlar aldı. İki yarışın sıralama turlarını karıştırırsak McLaren en önde, arkasında Mercedes ve çok yakın Red Bull ve Lotus. Ferrari ise ön gruptan oldukça geride, şu an Sauber ve Williams ayarında. Açıkçası yazının temelini tam bir aero pisti Sepang oluşturacaktı ama bu yağmur beni mahvetti. Hele ki yarıştaki tur dereceleri kafamı bir kat daha karıştırdı.

McLaren sanırım tablodaki en rahat gözüken takım. Geçen seneler RBR'nin yaptığını bu sene McLaren'de görcez gibi, Q1 ve Q2'de gerçek gücünü saklıyor takım, en azından derecelere bakarak bunu çıkardım ben. İki yarışta da Hamilton'un tek turla polü alması geçen seneki Vettel'i hatırlattı. İleriki yarışlarda bundan avantajlar çıkarmaya çalışabilir McLaren, açıkçası ilk yarıştaki farktan sonra Malezya'da daha rahat 1-2 olacaklarını tahmin etmiştim McLaren'in. Ufak bir ayrıntı var ki yine geçen yıl Avustralya'da 0.8 sn olan RBR-McLaren farkı Malezya'da birden 0.1 sn'e inmiş, Çin'de ise tekrar 0.7'e çıkmıştı. Belki de lastikleri en fazla yiyen Sepang da geçen yıl RBR'nin yaptığı gibi farklı ayarlarla çıkmış olabilir McLaren. Çin sanırım Malezya'dan daha net bir resim sunacaktır bize. Ayrıca Malezya'daki startta iki farklı çizgi belirleyen McLaren pilotlarını izlemek onların deyimiyle fantastikti. Bu paragraftaki teorimize katkı olarak aero pistinde aero olarak üstün denilen McLaren'in neden zorlandığıydı. Tabii Hamilton'un turunda önemli bir hata yaptığını (0.15-0.2 sn) ve sadece 1 tur attığını unutmamak lazım. 

Mercedes'e gelirsek, ben onları güç dengelerinin dışında tutacağım. Çünkü kendileri bile anlamamışken sorunlarını benim anlamam imkansız. Malezya'dan okuduklarımızla lastik sorunlarının öyle önemli boyutlarda olmadığını çıkardık fakat bu araç gerçekten bu kadar yavaş mı ? Konu sapacak ama Rosberg'i izlerken üzüldüm ben. SC'den sonra 4.olan Rosberg hem DRS hem de araçtan dolayı rakiplerine teker teker geçildi. Bir lafım da FIA'ya, yeterince geniş olan bir pistte geçen seneki tecrübelerden yararlanarak neden DRS alanı kısaltılmadı, öndeki sürücü bu durumda av bile değil, sadece zaman kaybı. DRS bazı durumlarda yapaylığı bile geçiyor, kelime bulamıyor insan. Schumacher'i ise uzun zaman sonra basın toplantısında görmek benim gibi F1 kariyerinin yarısını ona gıcık olmakla geçiren birini bile mutlu etti. Bu sene ilk polü de gelecektir, ilk podyumu da dönüşünden sonra. W03'ün iki yarıştaki performansını gördükten sonra yarış hakkında bir şey diyemiyor insan yine de kuru bir Çin'i beklemek gerekecek maalesef.

McLaren-Lotus-Red Bull grubundan sonra Ferrari-Sauber-Williams grubu, ardından Force India-Toro Rosso grubu, ardından Caterham, uzakta Virgin, en uzakta ise HRT. Lotus ayağı yere sağlam basan açıklamalar yapsa da pol ve galibiyet gelecektir eninde sonunda, Raikkonen'den de. Açık konuşmak gerekirse Lotus şampiyonluk yarışında neden olmasın ? Tek turda fena olmayan ve lastikleri iyi koruyan bir araç. Bir süre ön grubun bu üçlüden oluşacağını düşünüyorum. Bu noktada Mercedes'in rolü ne olacak, sıralamalarda hızlı ve yarışta tutunabildiği yerde kalacak olan bir araç mı, yarış stratejilerinde önemli bir bileşen olacaktır diğer takımlar için. Red Bull şu anlık geçen seneki Ferrari gibi polü alacak bir araca sahip değil ama yarıştaki hızıyla şampiyonaya tutunmaya çalışıyor. Her ne kadar en hızlı olmasalarda Avustralya'daki yarıştaki hızları ve Malezya'daki pist kuruduktan sonra hızlarıyla şampiyonluk yarışında olacaklarının önemli işaretleriydi.

Kırmızılara gelirsek ilk yarışta Alonso'nun Q2'deki spini, Malezya'da Kerssiz turu tam olarak nerede olduklarını görmemizi engelliyor. Evet gerideler ama ne kadar, Sauber ve Williams'dan yarışta hızlılar mı ? Sauber yine lastiklere nazik ve Williams da beklenenden hızlı gözüktü. Ferrari Alonso'nun hızıyla Q3'e kalacaktır ama her zaman kargaşalar onlara yaramayabilir. Orta sıralardan kalkmanın ne kadar riskli olduğunu biliyoruz. Sanırım geçen seneden bu yana tek iyi yan hızlı pit-stoplar İtalyanlar için. Peki F2012 gerçekten iyi bir potansiyele sahip mi ? Radikal araç demek hızlı bir araç demek değildir her zaman. Bu kritik sorunun cevabını tabii ki bilmemiz mümkün değil ama aracın sanıldığı kadar potansiyeli yoksa asıl kıyamet o zaman kopabilir. Domenicali yönetiminin asıl eleştirdiğim nokta geçen sene testlerin en çok turu atan takımı olarak testlerde yarış mesafesi bile gidemeyen McLaren'e göre oldukça kötü lastik ısıtmalarıydı. Büyük takımlar her sene en hızlı aracı sahip olacak diye bir şey yok ama Ferrari için lastikleri anlayamadık demenin de hiçbir açıklaması yok. Malezya'daki galibiyet takıma gerçekten umut vermiştir, her ne olursa olsun puanlar pazar günü dağıtılıyor. Massa konusu ise göründüğünden karmaşık sanki. Hiç girmeyelim.

Pirelli'nin 2012 lastikleri ise bu sene yine en büyük etken olacak başarı için. Özellikle McLaren'deki savaşta daha net görebiliriz lastiğin önemini. Lastiğini daha iyi ısıtan ve daha çabuk tüketen Hamilton'a karşı lastiklerini onun kadar ısıtamasa da daha iyi koruyan Button. Avustralya'da sezonun ilk stintinde hiç de fena gitmeyen Hamilton lastiğin o kritik noktasını geçince bir turda 1.7 sn birden kaybediyor. Öndeki pilotuna pite girme önceliği tanıyan McLaren'de ilk viraj savaşı önemli olacak. Şu an için Button formda gözükse de sıralamalarda en azından Hamilton'un ikinci hızlı turu attırması gerek uzun vadede. Hamilton içinse başarının sırrı geçen senki galibiyetlerinde yatıyor sanki. Almanya ve Abu Dhabi'de önde olan Hamilton pitlerden sonra farkı hemen açmasıyla ve doğru zamanda pite girerek lastiğini erken bitermesine rağmen bunu tolere edebildi. Bu seneki aracın üstünkörü yorumla daha fazla df ile daha fazla lastik yakacağını söyleyebiliriz, en azından diğerlerine göre. İyi hoş da ben bu lastikler kadar olayın içine giren lastik görmedim. Lastiklerine en çılgınca davranan Hamilton'u bile sadece Q3'de göreceğiz sanırım. Bu lastiklerle başarıya giden nokta optimum ısıtma-koruma. Yani ne Hamilton/McLaren kadar lastiklerinizi ısıtacaksınız ne de Perez/Sauber kadar lastiklerinizi koruyacaksınız. Uç örnekler oldu ama demek istediğim bu ikisinin birden mümkün olmadığı. Bu bağlamda dikkat çeken takım Lotus bence. Her ne kadar onların gelişim hızından şüphe edilse de 2011 yerine 2010'un onlar için daha iyi bir örnek olacağını düşünüyorum.

Bütün bunların yanında Malezya'da uçan bir Sauber vardı, yavaş bir McLaren. Öndekilerden teker teker kurtulan bir Alonso arkasındakilere teker geçilen bir Massa vardı. Sıkışık gridde cevaplanacak daha çok soru var sanırım, özellikle Malezya'da bu sorular daha da arttı. Benim kafamda Malezya'daki tur derecelerini sıkı sıkıya incelemek vardı ama olmadı. Yine de pist kuruduktan sonra dereceler Perez'inkiler hariç çok şaşırtıcı değildi. Kendimce son turları dahil etmeyerek Alonso, Perez, Hamilton, Webber ve Raikkonen'in son stintteki ortalamalarını aldım. Yine Perez'i dışarıda tutarak dörtlünün en iyisi 1.42.336 ile Hamilton, Webber 42.376, Raikkonen 42.527, Alonso 42.998. Perez'in hata yaptığı turu saysak bile yine 42.353 ile Webber ve Hamilton aynı konumda, o turu saymazsak ortalaması 1.41.972 yani Alonso'dan 1 sn. hızlı tur başına. Dikkatimi çeken bir nokta da Hamilton'un pistten çıkış turunda (piti 2 tur kabul edelim) 1.43.897 ile Webber'in çıkış turuna göre 2 sn, Raikkonen'e göre 2.8 Alonso'ya göre 2.9 sn. hızlı olması. Belki de McLaren'in cumartesi hızlarının sırrı burdadır. Perez'in derecelerini ise Hulkenberg'in 2010 Brezilya yarışına benzeteceğiz galiba. Şu anlık başka açıklaması yok çünkü Perez'in lastik ısıtması da diğerlerinden iyi. Gözler onu arayacak diğer yarışlarda, Kobayashi'nin ise bir sorunu vardı belli ki, yarıştan sonra herhangi bir açıklamaya rastlayamadım. Sauber'de de takım içi çekişme gözden kaçırılmamalı. Şu an hangi araç nerede hızlı olacak, kim hangi pistlerde öne çıkacak bilmiyoruz fakat birbirine yakın grid büyük de bir heyecan vadediyor.

Her senenin şampiyonunda olduğu gibi bu sene de istikrar belirleyici olacak. Pilotların performanslarına özel olarak yazmadım ama Alonso kaldığı yerden devam ediyor. Bunca yazıyı boşa çıkarırcasına şampiyona lideri. Hamilton iki yarışta da podyuma çıkarak ikinci durumda. Birçok kişi onun bu sene biraz kendini törpülediğini düşünüyor. Ben ondan ziyade lastiklerini korumaya çalıştığını düşünüyorum, kendi içinde küçük bir meydan savaşı yaşadığı kesin. Button'ın Malezya yarışı da bir nazar boncuğu oldu onun için. Webber de kendine tekrardan bulmuş gibi geldi, Schumacher içinse söylenecek çok bir şey yok. Şu an mükemmel benim gözümde. Rosberg iki yarışta da efsaneden geride kalsa da karar vermek için çok erken. Sadece onlar için değil takım içi savaşlarda bu sene kızgın olacak. Ferrari ve Marussia dışında hemen her takımda görebiliriz bu sene iç savaşları, bu da onlara ayrı gerginlik bize ayrı heyecan. Marussia'nın da iki yarışta 4/4 finiş görmeleri onlar için büyük F1 için küçük bir hamle. HRT'nin de Malezya'da yarışmasına sevindim, bu takımlara sempatim var benim nedense. Yağmursuz, kazasız, sıralamanın artık oturduğu bir Çin GP dileğiyle, zaten DRS ile öyle böyle ataklar izleyeceğiz..