31 Temmuz 2012 Salı

Tatsız tuzsuz bir yarış : 2012 Macaristan GP


MP4-27 Avustralya, Malezya, İspanya ve Macaristan'da polü aldı. Bütün bunların ortak yanı farkların önemli ölçüde olmalarıydı, Hamilton Avustralya ve Malezya'da Q3'de ikinci turu atmaya gerek görmedi (bu yüzden fark daha az gözüküyor). Peki McLaren'in son iki yarıştaki gelişiminde lastikler ne kadar etkiliydi, sezonun geri kalanında ne olacağını tahmin etmek için çok önemli bir soru. Yine onlara benzer bir takım Mercedes'de ise takım Monaco'da neredeyse en iyi araca sahipken Macaristan'da döküldüler. Araç 180 dereceli virajları sevmiyormuş, ilk defa duyuyorum böyle bir sorunu da. Yine de Mercedes'in lastikleri daha iyi anladıklarında büyük bir adım atacağını düşünüyorum, burada beklenenden çok yavaş kaldılar.

Cuma günü McLaren'in üstünlüğüyle geçerken, Lotus da sinyalleri vermişti. Lotus alışıldığının aksine bu sefer tek tur üzerine de çalıştı, normalde cuma günlerini listenin sonlarında bitirirlerdi. Unutmadan Lotus'un D-DRS'si şampiyonluğu değiştiren hamle olabilir, akıllara hemen Lotus'un F-Kanalı geliyor, Lotus'un iyi bir teknik kadroya sahip olduğu belliydi 2010 ve 2011 yılından, geride kalmalarının nedeni geliştirilemeyen önden çıkışlı egzozdu. Lotus'un bu sene tecrübe kazanmalarını ve asıl patlamayı 2013'de yapacakları gibi bir tahminde bulunulabilir, aynı Red Bull'un 2010 ve 2011 performanslarının belirgin farklılığı gibi. Sıralamalarda daha Q1'de belliydi kimin polü alacağı. Q3'deki ilk turunda Hamilton'un hata yapması planları aksatsa da zorlanmadı. Hamilton S1 ve S3'de en yakın rakibinden 0.2 sn daha hızlıydı, daha temiz bir turla fark 0.5-0.6 sn bile olabilirdi. Cumartesi başka iyi iş çıkaran Grosjean ve Vettel olurken, Ferrari'nin yavaşlığı dikkat çekti. Gary Anderson'un Almanya'da kuru zeminde sıralamalar yapılsaydı eğer Ferrari üçüncü çizgide olabilirdi demesi doğruymuş meğer, araç Almanya'da yarış hızında fena değilken Hungaroring'de geride kaldı, iki yıldır Ferrari araçlarının en büyük kozu yarış hızı, onlar için üzerinde durulması gereken asıl nokta bu yarışla ilgili yarış hızıydı sanki. Pirelli'den itibaren aslında yakıt ikmalinin yasaklanmasından itibaren sıralama hızıyla yarış hızı birbirinden çok farklı olabiliyor, özellikle bu sene de bunun örneğini çok gördük. Vergne, Hulkenberg ve Pic'in takım arkadaşlarını geçmesi ise gözden kaçırılmaması gereken olaylardı cumartesi için.

Lotus bunu yarışta yapamadı...

Yarışın başında Hamilton ve Grosjean farkı açarak galibiyetin tek adayı görüntüsü verdiler. Jenson Button aracın ayarlarda bir türlü istediği noktayı bulamaması yüzünden lastiklerini koruyamıyor, böylece rakiplerine göre en büyük avantajı ortadan kalkıyor. Bu yarışta da lastiklerini Hamilton'a göre erken bitirdi, sorunu devam ediyor, bu sefer aracın hızıyla sorun gizlendi biraz. İlk piti yapan 16. turda Button oldu, sonra 18. Vettel ve Alonso, 19. Hamilton, 20. Grosjean, 21.turda Webber ve Raikkonen pite girdiler. Pit çıkışı Ham-Gro-But-Vet-Rai-Alo-Web sıralaması oluştu, asıl macera da bundan sonra başlıyordu çünkü Lotus'lar ve Vettel yumuşak lastikleri takmıştı. Evet, Hamilton ilk turunda 1.27.857 yaparken Grosjean tam 1.26.725 yapıyordu. Sene başından beri birçok kez iki hamur arasında pek fark olmazken ilk defa yumuşaklar sertlerden bu kadar hızlıydı. Lotus galibiyeti için tüm şartlar hazırdı aslında. Yumuşak-sert-sert sıralaması yumuşaklar belirgin şekilde hızlıyken yumuşak-yumuşak-sert'e mi dönecek yoksa bunu sadece Lotus mu yapabilir, takımların üzerinde duracağı kritik bilgiler olabilir. Lotus yumuşaklarla adeta uçuyordu, bunu Grosjean'dan değil ama Raikkonen'den görebiliriz, Fin pilot ilk pitlerden sonra Alonso'nun önünde çıktıktan sonra Ferrari'den daha hızlı turlar atmaya başladı. Hamilton'la olan farkı 28.tura kadar 13 sn civarında gezindi, o turdan itibaren fark erimeye başlayıp 38.turda 6.5 sn'ye kadar düştü. Diğer tur ise Raikkonen tam 1.5 sn aldı Hamilton'dan. 40.tur Grosjean pite girerken, 41.tur Hamilton pite girdi (Fia Hamilyon 40.tur pite girdi diye gösteriyor yani bitirdiği turu göre kayıtlara geçiriyor, benim de başladığı tur yani 41.turu söylemek daha kolayıma gidiyor). 3.lük savaşındaysa Vettel, Button'ın arkasında kalmışken üstelik sürekli radyodan takıma bir şeyler deneyin diye baskı kurarken McLaren İngiliz'i pite çağırdı. Turlar 34.turdan 35.tura geçişi gösteriyordu. F1 gibi belki de dünyanın en teknik sporunda takımları eleştirmek için 10 kere düşünmek gerekir ama McLaren'in bu hamlesi bana çok manasız geldi, Vettel'in ekmeğine yağı sürmeyi bırakın direk tereyağlı ekmeği yedirdiler. Vettel de önü açıldıktan sonra hem Button'dan hızlı turlar atmayı başardı hem de öndekilere yaklaşmaya başladı. 3 tur içinde 2.1 sn farkı azaltan Vettel'in dramatik düşüşü başladıüı anda ve bir tur içinde 1.3 sn kaybedince Grosjean'dan bir tur önce pite girdi.

Jenson Button'un 2.8 sn'lik pitine rağmen Senna'nın arkasında çıkmasının bir nedeni olabilir, Senna'nın Button'dan daha hızlı turlar atmaya başlaması; Button'un son üç turu; 27.3, 27.4, 28.0 iken Senna'nın 27.3, 27.5, 27.6. Her şeye rağmen Button'ın 3 pite dönmesi çok mantıklı değil gibiydi, bir de sanki ondan da mantıksız duran Webber'in 3 pit stratejisi vardı. Stratejileri değerlendirirken Senna'yı da anmamak yanlış olur, rakibim değil diyerek rakiplerinin geçmelerine izin vermedi ve onları rakibi yaptı. Webber ve Massa'nın önünde bitirmesi Senna adına gelecek için bir umut olsa gerek. Yarıştaki diğer güzel mücadelelerden biri de iki Lotus'un pit çıkışında birbirleriyle pozisyon savaşına girmeleriydi. Özellikle Serhan Acar'ın dediği gibi Lotus'un telsizinden gelen mesajlar çok güzeldi. McLaren'in 2.piti de bu sene yarışlar nasıl kaybedilir'i öğrendikten sonra nasıl kazanılır'ı da öğrenmeye başladıklarını gösterdi, Hamilton'un piti Grosjean'dan 1.2 sn daha hızlıydı bu da onu Alonso'nun önüne çıkartarak Grosjean tehlikesinden kurtardı. Raikkonen ise sessiz sedasız çok iyi turlar atarak hem pitlerde iki pilotu birden geçmeye başardı hem de yarış galibiyetine aday oldu. Pit çıkışıında da 6 tur içinde Hamilton'la farkı 4.4 sn'den 0.9 sn'ye düşürdü. Gerisi bilindik hikaye..Bir de Grosjean'ın tur zamanlarına bakınca bazı turlar ciddi dengesizlikler göze çarpıyor, bazı turlar 1 sn'ye yakın kayıplar var, önemli hatalar da yapmadı Grosjean, sebebini kestiremedim. Pit savaşları şeklinde geçen Macaristan aslında pek tatsız tutsuzdu.



Sıralama turlarında takım arkadaşlarını geçen Hulkenberg ve Pic yarışta da takım arkadaşlarına geçilmediler, Ricciardo ise Vergne'ni yarışta geçmeyi başardı. Schumi içinse felaket dolu bir haftasonu geçti, Rosberg yine sadece bir puan alabildi, Mercedes Monaco'dan beri ön sıralardan uzak kalıyor, lastikleri anlayamadıkları gibi gelişim yarışında da geri kalmış gibiler. Artık 2010'a benzer 5 şampiyonluk adaylı bir şampiyonluk yarışına giriyoruz. 3 ay içinde 9 yarış var, üst üste birçok yarış izleyeceğiz. Spa'ya her takım önemli güncellemeler getirecektir, Lotus'un çifte DRS'si şampiyonluk yarışını etkileyen bir gelişim olabilir, en azından Lotus için biçilmiş kaftan. Artık taraftarlar ve takımlar sezonun ilk yarısını muhasebesine girmeye çalışıyorlar, yine de tutalım kendimizi. Heyecanlı bir sezonun son kısmını izlemek dileğiyle, sahi Williams'da Barrichello ya da Heidfeld olsaydı şu an kaç puanları olurdu ?..

27 Temmuz 2012 Cuma

Narain Karthikeyan ve Bülent Ecevit : İki Resim Arasındaki 7 Fark


Bu Lewis Hamilton'un 100.yarışı için çektirdiği resimlerden biri.Narain'e dikkat..






Bu da Ecevit'in meşhur Avrupa Birliği fotosu



Rahmetli Bülent Ecevit'i çok severim, baştan söyleyim de siyasi bir amaç taşımadığını. Lewis Hamilton'un üstteki resmi görünce yıllar önce komikaze'de gördüğüm bu fotoğraf aklıma geldi, yanyana koyayım dedim. Hayat komiktir...







23 Temmuz 2012 Pazartesi

Kopya Yarış : 2012 Almanya GP

Yağmurun vurduğu cumartesi gününden sonra yine kuru bir yarış izledik. Yağmurda yine Alonso öne çıkarak polü aldığı sıralamalarda Vettel ikinci, Webber üçüncü oldu. McLaren yine yağmurda lastikleri çalıştıramazken Mercedes'den Schumacher kendi çabasıyla yine üçüncü olmayı başardı. Sanırım yağmurda öne çıkan Red Bull ve Ferrari'nin lastikleri en iyi anlayan takımlar olduğu konusunda önemli bir başka kanıt. Lotus ise yağmurda lastikleri çalıştıramayan bir başka takım. Ayrıca Alonso'nun Q3'ün ortasında yeni lastikleri takması da güzel bir taktikti. Ricciardo'nun 11.olduğu sıralamalarda Vergne 18. olarak rakibine yine geçiliyor, Maldonado-Senna cehpesinde de değişen bir şey yoktu. Button ve Pic'in takım arkadaşlarını geçmesi diğer kaydadeğer gelişmelerdi. Ayrıca Lewis Hamilton ve Kovalainen 100.yarışına çıkarken Webber de RBR'da 100.yarışına çıkıyordu.

Hockenheimring'in stadyum bölümü, harbiden stadyum..


İlk turda hasar gören araçlarıyla Senna, Massa ve Grosjean'ın yarışları hemen hemen biterken, Hamilton'ın 2.tur lastiği patladı. Maldonado'nun da 12.tura aracına bir hasar aldığı Williams tarafından açıklandı yarıştan sonra. Pirelli ile beraber liderler artık devasa farklar açamasa da dünkü gibi kısır liderlik mücadeleleri yaşanıyor. Tamamen lastik kullanımı ve doğru zamanda geçiş ve savunma hamleleri size yarışlar kazandırıyor. 11.turda Button önündekilerden kurtulduktan sonra öndeki ikiliyi 7.5 sn civarında takip etmeye başlamıştı. Alonso ne yarışın başında ne de pitlerden hemen sonraki bölümlerde rakiplerine yeterli farkı atamadı, bu yine Ferrari'nin lastikleri rakipleri kadar ısıtamadığından mı yoksa az da olsa Alonso'nun dediği gibi en hızlı araç olmadıklarından mı. BBC'den Gary Anderson da kuru bir sıralama olsaydı Alonso beşinci olabilirdi demiş, Ferrari'nin tek tur hızını merakla beklediğim şeylerden biri olacak Macaristan için, yarış hızları ise zaten iyi her zaman. Yarışın ilk 7-8 turu DRS bölgesinde geçen mücadelede 8.tur fark 1. sn iken Alonso pite girmeden 2.1 sn olmuştu. Önce Alonso 18.tur, ardında Button ve Vettel birer tur aralıklarla pite girdiler. Pit çıkışında 21.turda Alonso Vettel'in 3.3 sn önünde, Button'un ise 6.7 sn önünde. Alonso erken girmesiyle Vettel'e karşı farkı açmış ama Button'la azalmış. Pit-stop derecelerine baktığımızda
Vettel ve Alonso 17.5, Button 17.8. 27.tur içinde Vettel Alonso ile farkı 1 sn'ye düşürürken Button 4.9 sn'ye düşürüyor. Tam Alonso ve Vettel'in tur zamanları eşitlenmişken Hamilton üçlünün ortasına düşüp birkaç tur içinde de Vettel'i geçiyor. Vettel burda kabaca 0.7 sn kaybediyor ve ondan sonra nispeten tur zamanları daha yavaş kalıyor Alonso ve Button'a göre. Button da pite girmeden son turda(39.tur) Vettel'in 2, Alonso 4.1 sn gerisinde. 40.tur Button pite girerken diğer ikili de 41.tur ona cevap veriyorlar.

Şimdi 2.pitin değerlendirmesine bakalım; Button'ın pite giriş turu 1.23.077, çıkış turu 1.31.690, (normalde 1.20'lerde) ikisinin toplamı da 2.54.767. Alonso'nun da 1.22.863 ve 1.33.711; toplamı 2.55.574. İşte bu 1 sn.lik fark pitlerden kaynaklanıyor, benim amacım pilotların pitten çıktıkları turdaki farkları bulmaktı ama Button Vettel'e savunma yaptığı için zaman kaybetti (Bu teori üzerinde biraz çalışmam lazım). Button da iki tur içinde 1.6 sn'den farkı 0.8 sn'ye indirdi. Vettel de bir iki tur 0.5 sn civarında sert düşüşler yaşasa da öndekileri 3-3.5 sn civarında takip etti 55.tura kadar. Vettel bu turdan sonra hızlanarak hem Button'a hem Alonso'ya yavaş yavaş yaklaştı, 59.turdan itibaren de Button'ın gardı düştü. Yarış Sonunda Vettel'e verilen ceza ağır gibi gözükse de Whiting'in yapacak başka bir şeylerinin olmadığı konusunda haklı. Eğer Button Vettel'i dışarı net bir şekilde atsaydı sorun olmazdı lakin Vettel'in pistin dışından geçişi çok bariz, yine de pit yolunun uzunluğuna bağlı olarak cezalar azaltılabilir belki.

Sanırım iki takım arasındaki çekişmeyi kimse takip edemedi..


İki dakikada yarış özeti yaparsak; Hulkenberg'in artan performansı da dikkat çekici. Kuru zeminde de bakalım Di Resta'ya karşı neler yapacak, Webber çok sönük bir yarış geçirdi, belki de sezonun en kötü yarışını çıkardı, RBR düzlük hızında yetersiz kalsa da bu doyurucu bir cevap değil kesinlikle. Kimi de döndüğünden bu yana en iyi yarışı çıkardı sanki, Lotus'un neden üç pitle yarıştığını da pek anlayamadım. 2012'nin Lotus'u 2010'nun Red Bull'unu andırıyor biraz, Red Bull da o sezon hızlıydı fakat birçok hata yaparak neredeyse şampiyonlukları kaybediyordu. Bu sene hem Lotus hem Raikkonen öğrenme sürecindeler lakin D-DRS ile tek zayıf yönleri sıralama turlarını da halledebilirlerse bu sene için de şampiyonluk adayları olabilirler. Ama zaman geçiyor, Alonso son üç yarışta tamı tamına 68 puan topladı. Schumacher de yağmurda yine uçuyor, Macaristan da Force India ve Mercedes'in takımiçi rekabetleri bakmayı unutmayın, özellikle de cumartesi. Aslına bakarsanız biraz tatsız tutsuz bir yarıştı, unutmadan Mercedes'in 3 pit stratejisi güzel bir denemeydi sanki, aynı stratejiyle lastiklerine bebek gibi bakan Sauber'lere direnmesi çok zordu zaten Mercedes'in, en azından denemiş oldular ve bir şeyler öğrendiler. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz ama bir pilota sorsanız temiz lastikleriyle gelen Grosjean veya Perez'i mi yoksa Ayrton Senna'yı mı arkanda kolay tutmak deseler sanırım birçok pilot Senna derdi. Bu sene iki skala tutmak gerekiyor, bir gelişim iki de lastikleri anlama. Merak ettiğim ön gruptakiler tamamen lastikleri anladığında sıralama nasıl olacak, özellikle de McLaren ve Mercedes'in bu konuda elde edecekleri daha fazla olabilir. MP4-27 ile ilgili ayrıntıları sıradaki yazıya saklıyorum -her ne kadar Serhan Acar güzelce anlatmışsa da-. Kuru bir Macaristan dileğiyle..






19 Temmuz 2012 Perşembe

Fransa Bisiklet Turu'nda Sona Doğru - 16. Etap Sonrası

Dün izlemeye doyduğum Tour De France'da, Bradley Wiggins liderliğini sürdürmekte. Team Sky'ın diğer elemanı Chris Froome de ikinci sırada, Vincenzo Nibali de 3. Dün bu üçlü (16. Etap) etabı dipdibe bitirdiler, Nibali iki kere kaçmayı denedi olmadı. Nibali önce Team Sky'ı dağıtmayı başardı ama Froome'un yardımıyla Wiggins Nibali'den kopmadı. Dünün yıldızı etabın kazanını Europcar'dan Thomas Voeckler'di. Bugün de 17. Etap da dağlara son veriyoruz zirve finişiyle. Bana da sanki Ramazan'ın başlamasıyla Fransa Bisiklet Turu bitecekmiş gibi geliyor, ne tuhaf. Eskiden Amstrong'un o kadar geriden gelip nasıl turu kazandığını aklım almazdı, meğerse dağlarda kazanıyormuş. Demek ki iyi tırmanışçı. Bu turda göze batan şeylerden biri de ana grup çok geriden geliyor, kaçan grup yakalanamıyor, yakalanmıyor. Bu yazıyı da şu güzelim fotoğrafın yüzü suyu hürmetine ve tarihe not düşeyim diye yazdım. O değil de Alberto Contador olmadan tur bana tatsız tutsuz geliyor, eskiden McLaren'in hızlı olmadığında rakiplerin yarışını izlemek gibi biraz.

Ben Giro'yu izlemeyi daha çok seviyorum, İtalya'yı izlemeyi daha çok sevdiğimden galiba..

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Twitter'da Formula 1



Facebook'dan sonra Formula 1'in daha hareketli olduğu Twitter'dayız. Twitter'da daha çok resmi sayfanın bulunması araştırmayı daha gerçekçi kılsa da twitter biraz 'tweet' atmaya bakan bir platform, ünlü olmanız yanında ne kadar çok tweet attığınız da önemli. Hemen takımlara bakalım ;

Takımlar Sıralaması 

1. Scuderia Ferrari                          : 303 Bin
2. Vodafone McLaren Mercedes    : 209 Bin
3. Mercedes AMG F1 Team          : 137 Bin
4. Red Bull Racing                          : 133 Bin
5. Lotus F1 Team                           : 118 Bin
6. Caterham F1 Team                     : 80 Bin
7. Marussia F1 Team                      : 73 Bin
8. Williams F1 Team                       : 69 Bin
9. Sahara Force India                      : 69 Bin
10. Sauber F1 Team                       : 63 Bin
11. HRT                                         : 54 Bin
12. Toro Rosso                              : 44 Bin

Takımların 'follower' sayısı kısaca az. Kesinlikle daha fazla olmalı, facebook'dan az sayılara ulaşılması da ayrıca şaşırttı beni. Ferrari ve McLaren belki biraz daha fazla sayıya ulaşabilirdi çünkü Ferrari '@InsideFerrari' McLaren de daha zorunu '@TheFifthDriver' hesabını kullanıyor. Ferrari facebook'daki durgunluğuna rağmen Twitter'da İngilizce, İtalyanca, İspanyolca tweetler atarak oldukça aktif, McLaren'in de cuma günleri #SocialFriday etkinliği var. Red Bull ve Toro Rosso da ayrıca bir takımlarına bir 'spy' adresi (@RedbullSpy, @ToroRossoSpy) de alarak padoktan ve fabrikadan son dedikoduları aktarıyor, Red Bull'un ruhuna uygun. Zaten Toro Rosso'nun yukarıdaki sayısı 'spy' hesabı. Takımların follower sayılarına bakarken, McLaren ve Mercedes dışında isminde sponsoru bulunan takım yok. Yani birçoğunun ana sponsoru yok. Böyle önemli bir gelir kapısının olmaması son derece şaşırtıcı, daha da şaşırtıcısı ise Ferrari'nin isminde bile gözükmeyen Marlboro'nun Ferrari'ye kamyon yüküyle para ödemesi. Geçen sene bir haber çıkmıştı, oradaki ücret 100 milyon Euro'nun üzerindeydi, belirtelim ki bu resmi değil. Yine de hala sponsporluk için para ödemesi Marlboro'nun şaşırtıcı. Konudan saptık, pilotlara geçelim ;

    Rubens Barrichello'nun Twitter hesabından...
                                             

Pilotlar Sıralaması*

1. Rubens Barrichello**                   : 1.741 Milyon
2. Jenson Button                              : 1.029 Milyon
3. Lewis Hamilton                            : 906 Bin
4. Fernando Alonso                         : 849 Bin
5. Bruno Senna                                : 449 Bin
6. Mark Webber                              : 390 Bin
7. Nico Rosberg                               : 178 Bin
8. Sergio Perez                                 : 232 Bin 
9. Pastor Maldonado                        : 229 Bin
10. Heikki Kovalainen                       :161 Bin
11. Paul Di Resta                              : 137 Bin
12. Pedro De La Rosa                      : 154 Bin
13. Kimi Raikkonen***                    : 125 Bin
14. Felipe Massa                              : 123 Bin
15. Narain Karthikeyan                     : 120 Bin
16. Timo Glock                                 : 76 Bin
17. Nico Hulkenberg                         : 75 Bin  
18. Kamui Kobayashi                        : 63 Bin
19. Romain Grosjean                         : 55 Bin
20. Daniel Ricciardo                          : 38 Bin
21. Jean Eric Vergne                         : 26 Bin
22. Charles Pic                                 : 15 Bin



*Micheal Scumacher ve Sebastian Vettel'in resmi twitter hesapları yok.
** Rubens'e bakmak, isminin James Allen'ın buna benzer bir haberinde geçmesiyle aklıma geldi, onun yaptığı araştırmada Rubens 1 milyon civarındaydı, Brezilyalılar twitter'da oldukça fazla olmalı
*** Kimi bildiğimiz Kimi, en son tweeti ocak ayında 'Good to be back', F1'e dönmese onu da atacağı yok (burda gülücük koymak isterdim). Bu yüzden follower sayısı az.

Pilotların Twitter'ı etkin şekilde kullanmasıyla hem kendilerinin Facebook hesaplarını hem de takımlarının follower sayılarını geçmişler. En etkili kullananı da muhtemelen Fernando Alonso, demek ki Alonso'yu ve hatta Massa'yı tutan Ferrari'ymiş önceden, Alonso kısa sürede ualaştı bu sayıya. Jenson ve Lewis zirvede olmalarına rağmen pek uğramıyorlar, diğerleri de ne az ne çok tweet atıyorlar.

Önemli Not : Sayılar 14.07.2012 tarihinde alınmıştır, değişen sayılar olursa blogumuzun sorumluluğunda değildir.


11 Temmuz 2012 Çarşamba

Facebook'da Formula 1


Ne zamandır bakayım bakayım diyorum ancak bugüne kaldı (11.07.2012). Facebook'da takımların ve pilotların ne kadar fanlarının olduğu bulunduğumuz zaman diliminde çok önemli. Sürekli Formula 1'in tanıtımdan bahseden takımlar ise sosyal medyada biraz geride kalmış gibiler sanki, yeterince önem vermiyorlar. Özellikle de pilotlar. Red Bull ve McLaren Facebook'da öne çıkarken Ferrari yine biraz uzak kalmış sanki bu olaylara, oysaki hem Ferrari'nin hem Mercedes'in önemli sayılara sahip 'otomotiv' markası olarak. Rakamlara gelelim biz ;

Takımlar Sıralaması 

1. Red Bull Racing                       : 571 Bin
2. Vodafone McLaren Mercedes   : 509 Bin
3. Scuderia Ferrari                       : 223 Bin
4. Mercedes AMG F1 Team         : 206 Bin
5. Sahara Force India                   : 193 Bin
6. Caterham F1 Team                  : 127 Bin
7. Lotus F1 Team                        : 125 Bin
8. Sauber F1 Team                      : 25 Bin
9. HRT                                       : 23 Bin
10. Scuderia Toro Rosso              : 21 Bin
11. Williams F1 Team                  : 17 Bin
12. Marussia F1 Team                 : 5 Bin


Bazen takımlar sponpor değişikliklerinden dolayı Facebook'da isim değişikliğine gitmek zorunda kalıyorlar, Williams ve Marussia gibi. Her şeye rağmen bu rakamlar bana az geldi. Aşağıda pilotların sıralaması da olacak, takımların pilotlarına da birer face hesabı açtırmaları gerek. Bu hesapları kendileri kontrol etmeleri gerekmiyor, bu işin sorumluları var zaten. 'Official' yani resmi olması yeterli, diğer türlü birçok hesap oluyor, insanların hangisini 'like' edeceğini şaşırıyor, profesyonel olmayan sayfa yöneticileri de -aslında bu yöneticiler muhtemelen 20 yaşını bile doldurmamıştır- takıma ve pilotun imajına zarar veriyor. PR konusunda önemli adımlar atan Sauber'in futbol sezonunun açılışıyla beraber Chelsea sponsorluğuyla Facebook'daki fan sayısını artırabilir mesela. Bir dünya markası AT&T'den ayrılan Willams'ın şu rakamlarla sponsor görüşmelerinde elindeki önemli bir kozu kaybedebilir yeri geldiğinde. Liste fazlasıyla uzatılabilir, gerçek şu ki takımların sosyal medyada daha çok yer alması gerekiyor.

Pilotlar Sıralaması 

1. Lewis Hamilton               : 1.278 Bin
2. Sebastian Vettel               : 941 Bin
3. Fernando Alonso             : 334 Bin
4. Micheal Schumacher        : 233 Bin
5. Felipe Massa                   : 152 Bin
6. Heikki Kovalainen           : 121 Bin
7. Jenson Button                 : 90 Bin
8. Mark Webber                 : 87 Bin
9. Kimi Raikkonen              : 75 Bin
10. Nico Rosberg                : 58 Bin
11. Sergio Perez                 : 34 Bin
12. Jean Eric Vergne           : 30 Bin
13. Bruno Senna                : 18 Bin
14. Romain Grosjean          : 16 Bin
15. Pedro De La Rosa        : 16 Bin 
16. Paul Di Resta               : 15 Bin
17. Timo Glock                 : 14 Bin

Not : İlk 5 takım dışında diğer takımlarda hangi pilotun taraftar sayısı fazlaysa o listeye dahil edilmiştir.

Özellikle pilot sayfaları şuanki durumundan çok daha fazla 'like' alabilir, pilotlardan benim bildiğim Lewis Hamilton, Heikki Kovalainen ve Timo Glock'un resmi sayfaları. Hamilton'un sayfası da çok aktif sayılmaz ayrıca, dostlar alışverişte görsün hesabı. Heikki'nin sayısı hemen dikkat çekmiştir, dünyada milyonlarca kişinin oynadığı Angry Birds Heikki adında oyun çıkardı, bu muhteşem bir tanıtım aracı özellikle de Amerika'da. Kuzey Amerika'ya hakim olmadan asla tam anlamıyla dünyaya hakim olamazsınız, Formula 1 bu konuda geç kaldı. Umarım ikinci pist de takvime girer. Amerika çok büyük bir pazar, Coca Cola ile McLaren arasında çıkan dedikodu da belki boş değildir.  Birden bu konuya atladım da ama dedikodusu bile önemli. Çünkü Coca Cola dünyanın en çok tanınan markası, çoğu sporda yer alıyorlar. Coca Cola'yı anlatmaya gerek yok ama Facebook'da 44 milyon 'like' sayısına sahipler. Özetle takımların harekete geçmesi gerekiyor sosyal medyada, Twitter'da daha hareketliler, onu da başka yazıda ele alacağım. Örnek vermek gerekirse Ferrari yakın zamanda pilotlarına twitter hesap açmasına izin verdi, özellikle Alonso ondan sonra sık sık attığı tweetlerle kısa zamanda önemli follower sayısına ulaştı.

Önemli Not : Rakamlar 11.07.2012 tarihinde alınmıştır.


10 Temmuz 2012 Salı

2012 Britanya GP : Yağmurlu Sıralamanın Yağmursuz Yarışı

Geçen sene (2011) testlerde en fazla turu atıp lastikleri anlayamayan Ferrari büyül hayal kırıklığıydı; kötü bir araç yapabilirsiniz fakat herkesten fazla tur atıp lastikleri anlayamamanın bir açıklaması yoktu benim açımdan. Bu sene de o ödül McLaren'e gidebilir. Çünkü takım ne lastikleri anlayabilmiş durumda ne de önemli bir gelişim kaydetti sene başından bu yana. İkisinden birini yapabilmeliydi düzgün olarak, yine de erken bir teşhiste bulunmayalım. Cuma günü ajanslara bir haber düştü, Ross Brawn'un aerodinamiden çok lastikleri anlamaya odaklandıklarını, bunun getirisinin daha fazla olduğunu söyledi. Evet sıralama nispeten oturdu ama yarışın galibi yine lastikler tarafından belirlendi. Elbette sürücüler her şeyi belirlemiyor, belirleyemez ama bu işin tadının ne zaman kaçacağını merak ediyorum, bu başlı başına ayrı bir yazı konusu, o yüzden bırakalım şimdilik.

Wimbledon'u da kaçırmıyorlar...
2011'in aksine bu sene trend yumuşaklardan hemen kurtulmak. Geçen sene bazen 1.5 sn'ye yakın farklar oluyordu iki hamur arasında. Bu yüzden daha sert olan lastikler yarışın son bölümlerinde kullanılıyordu genelde. Bu sene farkların azalmasıyla yumuşak lastiği kullanmanın hiçbir manası kalmadı. Zaten belirgin bir dayanıklılık farkı varken bu iki hamur arasında, bu sene pratikte 0.5 sn olan iki hamur arasında bazen fark mark kalmıyor. Kalsa bile birkaç tur 0.2 sn hızlı gitmek için kimse yumuşakları takmıyor. Tabii Sauber ya da Lotus değilseniz. Yarışı internetten izlediğim için çok bir şey anlamadım, sonradan ordan burdan izleyenlerdin yorumlarıyla az buçuk bir şeyler çıkarabildim. Bizi bu duruma düşürenlere ateş püskürten bir yazı yazacam, haber sitelerinde dolaşmayacak bu yazı ama ben yine de yazacam. Bir ara yeniden izleyeceğim yarışı, en azından Serhan Acar'ı dinlemek insana mutluluk veriyor, aynı Caner Eler gibi. Allahtan pek inceleyecek bir şey yok yarışa dair. Olay yumuşak-sert lastikleri doğru yerde doğru zamanda kullanmaktan ibaretti dün(anladığım kadarıyla).




İngiltere'nin beşiği olduğu şüpheli ama Formula 1'in beşiği olduğu kesin. O yağmurda 80 bin kişi antrenmanları izlemeye geldi, üzerine diyecek bir şey yok. Üstelik büyük çoğunluğu Hamilton ve Button için gelen fanların haftasonları buruk bitti. McLaren İngiltere ile bütünleşmeye çalışması -bilmiyorum belki ben böyle yorumluyorum- önemli bir hamle. Birçok takımın merkezi orada ama İngiltere biraz McLaren ile anılır oldu. McLaren'in, Mercedes'in sürücü seçimi gibi planlı olmasa da iki tane Britanyalı şampiyonun takımda olması onları bu yola itmiş olabilir, her ne olursa olsun İngiltere'de var olmak F1 için çok önemli, belki de bu konuda Williams geç kalmıştır. Üzerine Lewis Hamilton yarıştan sonra olimpiyat meşalesini taşıdı. Bu gelişmeleri de not edip başka yazıya saklayalım. İngiltere'nin yayın haklarına sahip SKY Sport taraftarlardan gelen birkaç resmi de paylaşacağız bu arada. Sözde İngiltere yerine Britanya'yı kullanacaktım, olmadı, alışmışız bir kere. Yine pist dışı bir haber olarak McLaren pilotlarının kendilerini seslendirdiği bir animasyon yapmış, Sky Sport'da yayınlandı, Ron yine iyi çalışıyor. Silverstone her sene şovun önemli bir parçası olmayı sürdürüyor, daha iki sene önce pistin takvimden düşme ihtimali olduğunu hatırlamak bile insanın tüylerini ürpertiyor. Takvime doluşan ruhsuz pistlerden sonra eskiden hiç sevmediğim bu piste şimdilerde aşık olmuş durumdayım.





Büyük resmin bir kenarında da Romain Grosjean ve Lotus gerçeği var. Yine yarış kazanacak bir hıza sahiptiler, yine olmadı. Soğuk havada iyi olmaları da ayriyeten şaşırttı. Ben Raikkonen'den bahsetmek istiyorum, sanırım bu sene kafasında sadece yarışıp tekrar forma girmek var. Kendisinden beklenenden çok daha sakin, etliye sütlüye karışmadan devam ediyor. Buz Adam'ın kafasında muhtemelen başka şeyler var ya da hala araçla sorun yaşıyor. Yine de şu ana kadar oldukça iyi iş çıkarıyor, bu sene olmasa bile seneye patlama yapma ihtimali yüksek. Onun değerini gittikten sonra anladım, şu anki grid tadından yenmiyor zaten. Sauber'in hızı da bu yarış fena değildi, belki de Lotus'dan sonra 4.takımlar. Sene başı ilk 4 yarıştaki antrenmanların hepsinde Mercedes motorları kazanırken ben de çetelesini tutuyordum, sanırım 12'de 12 yapmışlardı. İngiltere'de de ilk 7 takım içinde Williams'la beraber Mercedes ve McLaren grubun son kısmını oluşturuyorlardı. Orta grubun yalnız kovboyu Toro Rosso'da da Ricciardo yine Vergne'in önünde tamamlamayı başardı yarışı, 3.Antrenmanlarda fena gözükmeyen Marussia ve HRT'nin de gerçek hızlarını göremedik yağmurdan, yine de Marussia büyük güncellemeleriyle HRT'nin önüne geçmiş gibi, HRT 2 tur yerken onlar 1 tur yedi. Sıralama turlarında da Alonso, Hamilton ve De La Rosa'nın 9-0 üstünlüğü devam ederken, Webber Vettel'e karşı 5-4 yaptı. Yine ceza yiyen Maldonado'ya da yeteri kadar laf söylendi ama bir pilot ne kadar agresif olursa olsun bir yere kadar sorun olmayabilir, hatta bu fazlasıyla taraftar da toplar size, Maldonado'nun yaptığı ise çok farklı, Belçika 2011 ve Monaco 2012. Kasıtlı olarak rakibinin üzerine sürdü bu iki olayda, iyimser bir yaklaşımla olayı açıklamaya çalışanlar oldu lakin açıklayacak pek bir şey yoktu. Ne yapmaya çalıştığı konusunda bir fikrim yok, yakında Fia onun yüzünden cezalarda yeni yaptırımlara gidebilir, aklıma ilk gelen yılda 5 defadan fazla ceza alan pilotun puanlarının silinmesi gibi birsürü ceza türetilebilir. Ne olursa olsun sorun Maldonado'nun iyi niyetli olmayan sürüşleriydi, F1'in en agresif sürücüleri bile böyle kötü niyetli değillerdi hiç bir zaman.

Bu da en sanatsalı..
Yarışın sonucu ; 1.Webber 2.Alonso 3.Vettel 4.Massa 5.Raikkonen 6.Grosjean 7.Schumacher 8.Hamilton 9.Senna 10.Button. Pilotlarda Alonso liderliğini korurken, takımlarda da Red Bull önde bulunuyor (tarihe not).





1 Temmuz 2012 Pazar

İtalya Bisiklet Turu'ndan Bir Kare

Fransa Bisiklet Turu yeni başladı lakin ben size mayıs ayında yapılan İtalya Bisiklet Turu'ndan bir resim paylaşacam ; çok arada kaldım çünkü bir resimden bir blog yazısı olur mu diye. Spor hakkında yazan birçok blogger da zaman zaman böyle yaptığı için  giriştim ben de. Neyse ben fazla konuştum. Buyrun ;


Giro D'Italia (Boyut olayını ayarlayamadım, en iyisi orijinal halinde kalsın )