29 Eylül 2012 Cumartesi

Lewis Hamilton Transfer Sözlüğü


Button, Jenson : Takımda artık liderliği ele geçiren Button kuralların pek değişmeyeceği 2013 yılında da en hızlı araca sahip olabilir. Üstelik 2013 yılı aracı da çoğunlukla ona göre tasarlanacaktır. McLaren’in Button-Perez ikilisi tek turda çok iyi bir görüntü sunmasa da İngiliz Hamilton gibi tek tur ustası bir pilotun baskısından kurtulacağı için bir nebze performans bulabilir. Kariyeri 2009 yılına kadar hep ‘yanlış zaman yanlış insan’ modunda giden Button Hamilton’ın gidişinden en karlı çıkan isim muhtemelen.

Doyurucu : İlkin yazıyı ‘doyurucu’ sıfatı çerçevesinde yazmak istiyordum, vazgeçtim. Hamilton’ın takımda mutlu olmaması, takımdan orjinal kupaları istemesi, Mercedes’de daha fazla kazanacak olması, 2014 kural değişiklikleri, geçen sene yaşananlar …Bunların hiçbirisi tek istediği daha fazla şampiyonluk olan bir pilotun daha güçsüz bir takıma gitmesi için ‘doyurucu’ nedenler değil. 2013 yılında Mercedes’in en büyük numarası D-DRS’nin de çöpe gittiğini hesap edersek seneye Hamilton’un şampiyon olma ihtimali yok gibi. Üstelik en büyük iki rakibi 2012 ve 2013’de birer şampiyonluk alsa Alo 3, Vet 3, Ham 1 olacak, onun için daha kötü senaryoda Alo veya Vet 4 Ham 1 olacak..2012 için de takım ve Hamilton’ın eski konsantrasyonunu toplaması zor olacaktır, büyük sürpriz olmazsa.2015 içinse Mercedes kısmını bekleyelim.

Luca ne düşünüyor acaba..


Ferrrari : Aslında her şey Ferrari’nin tek pilot üzerine odaklanmayı bırakıp bırakmayacağı üzerinde duruyor. Massa en fazla bir sene daha yarışabilir, 2014 için takım gerçekten Vettel’le anlaştı mı veya anlaşmaya çalışacak mı ? Hatta daha ileri gitmek istiyorum, takım 2016 aralık ayında Alonso ile devam etmek isteyecek mi ?  Eğer Ferrari iki güçlü pilotla yarışırsa 2017 yılı için Ferrari-Hamilton birlikteliği uzak değil, bu fikrin diğer parçaları diğer harflerde olacak.

Grid : Hamilton transferi öyle bir hareket getirdi ki gride, HRT hariç bütün takımların pilot dizilimini değiştirebilir iki yılda. Halihazırda üç takımın dizilimi değişti, Ferrari’nin kararına bağlı olarak hem kendileri hem RBR, muhtemel Kimi boşluğu için Lotus, RBR koltuğu için bir STR pilotu, orta sıralarda boşluk için Kovalainen ya da Marussia ikilisinden biri….Bu işten tamamen karlı çıkacak basın olabilir.

Force India İkilisi : Her ikisi de McLaren koltuğunu kapamamış olsalar da şu an belki de hayatlarının savaşını veriyorlar. Kim kaybederse geleceğini de kaybetmiş olacaktır. Kazanan taraf büyük ihtimal daha iyi bir koltukta şampiyonluk veya yarış kazanmak için yarışacak diğeri ise puan mücadelesine devam edecektir.

Haug Amca

Haug, Norbert : Haug ile Schumacher ilişkisi bir türlü olmayan bir ilişki. Haug tarihin akışını değiştirmeyi istiyorsa bunu 90’ların sonunda yapacaktı. Sanırım zamanında Schumi’yi McLaren’e transfer etmek isteyen Haug 2010’da bu emeline ulaştı fakat beklenileni veremedi. Daimler Hamilton transferin daha çılgın bir şey yapmak isterlerse CEO’su sayın Dieter Zetsche Haug’u gönderir, BMW’den emekli olan Mario Theissen’ı alabilir.Akıllarında bulunsun yani...

HRT : Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Kobayashi, Kamui : Geçen seneki etkileyici performansından sonra tek turda da hızını geliştiren Japon pilot, ilginç şekilde takım arkadaşının gerisinde kaldı. Şu an kimse ondan bahsetmiyor, belki de aracın yumuşak yapısı ona hiç uygun değil. Bunu demek de pek ‘doyurucu’ değil çünkü kimi zaman o da iyi performanslar gösterdi benzer taktiklerle, tam olarak belli bir neden de olmayabilir. Daha hiçbir şey bitmedi onun için..

Lost – Lost : McLaren Hamilton birlikteliğinin bitmesi iki taraf için lost-lost oldu. Hani bir anlaşmada iki taraf da ne kadar kaybedebilirse o kadar kaybettiler. Hangi tarafın daha az zararla kapatacağını zaman gösterecek. Zaten bu birlikteliğin bitmesine insanlar iki taraf da zararlı kapatacağı için inanmıyordu ama bitti…

McLaren : Hamilton çocukluğundan beri içinde bulunduğu takımını bıraktı. Adrian Newey varken bir takıma en iyi teknik kadroya sahip demek kolay değil ama Newey’i Lotus James Allison’u veya Ferrari’nin Pat Fry’ı gibi bir seviyede kabul edersek en iyi teknik kadro McLaren’de diyebiliriz. 2013 için de çok iyi bir temele sahipler. Perez anlaşmasıyla Vodafone konusunda elleri güçlenecek. Perez hamlesini Mercedes’den bir saat önce duyurarak bir nevi çalım attılar, oldukça politik bir hamleydi. Hem de Ferrari’nin yeteneğini kaptılar. McLaren motor konusunda ise sanıldığı kadar dezavantajlı olmayacaktır. Eğer Mercedes’le anlaşamazlarsa yeni bir partner arayabilirler ya da kendileri üretebilir. Sonuçta Mercedes hala kendi kazanamasa da McLaren’le kazanmaya devam ediyor ve McLaren motor için Force India ile aynı ücreti ödemek istemeyecektir. ‘Maliyeti çıkarma’ adına 2-3 yıl bir geçiş dönemi olabilir sonrasında seçeneklere bakılabilir. Motor konusuna Mercedes’le devam edelim..

Mercedes : Herkesin beklentisi 2014’deki kural değişiklerinin 2009 gibi bir fark yaratması. Fakat unutulmaması gereken önemli olan noktanın motor gelişimine izin verip vermeyecekleri veya ne kadar izin verecekleri. Motor gelişimi yasak olduğu takdirde beklentileri pek fazla büyütmeye gerek yok sanki. 2014 yılı için oluşacak muhtemel dayanıklılık sorunlarıyla geçiş yılı olabilir. Ayrıca motor çok ön plana çıkacaksa bundan avantaj takım dayanıklı motorlarıyla Ferrari veya dayanıklılık konusunda şu aralar sıkıntı da olsa sürekli zorlayan Renault olması daha kuvvetli bir ihtimal. Üstelik Mercedes’in bu konuda pek de iyi bir şöhreti yok. Yine 2014’de Mercedes son yarışa kadar şampiyonluk için savaştı, peki ya 2015’de bunun devam edebileceğinin garantisi var mı ? Brawn’ın kurduğu Aldo Costa, Geoff Wills gibi önemli isimlerle kurduğu kadronun performansı motorlardan da önemli olabilir. Mercedes Hamilton transferiyle bir anlamda günü kurtardı, hem devam ediyoruz mesajı verdi hem de tekrardan takımın üzerindeki beklentileri ve ışıkları artırdı. Yine de seneye aynı noktada başladığı takımlarla oluşan fark şampiyonluk isteyen bir takım için hiç iyi gözükmüyor. Üstelik tek galibiyetleri de biraz lastik ve McLaren’in hataları kokarken..

Maldonado, Pastor : Pastor Maldonado 2013’de McLaren’de. Bu sene iyi performansıyla göz dolduran Venezüellalı pilot Lewis Hamilton’un Mercedes’e geçmesiyle McLaren’e transfer oldu. Güçlü sponsporu PDVSA’yı da yanında İngiliz takıma götüren Maldonado 2013’de şampiyon olmak istiyorum dedi… Şimdi şaka gibi gelen şu haber eğer Maldonado yarışlardaki saçma hataları olmazsa hiç de uzak değildi. Williams ile 2013 için sözleşmesi var galiba ama biz fanteziyi bozmayalım. Venezüellalı olası seçenekler içerisinde McLaren’in 2013 koltuğu için en içe sinecek seçenek olabilirdi. Çünkü takım arkadaşına bu denli üstünlük kuran bir pilot yok olası adı geçen isimler arasında. Doğru zamanda doğru yerde olmak çok önemli, nasıl  Button zamanını beklediyse her zaman elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız Formula 1’de. Size de bir gün şansın geleceğini bilerek, isteyerek..

Perez, Sergio : Şu anda dünyanın en mutlu insanı. Elinde müthiş bir fırsat var, artık son 6 yarışta bile göz önünde olacak. Daha çok genç, öğreneceği çok şey var ve şampiyonluk kazanabileceği bir araçta olabilecek en iyi takım arkadaşına sahip. Söylenebilecek çok bir şey yok…


Raikkonen, Kimi : Bu seneki performansıyla göz dolduran Kimi eğer yeniden bırakmazsa onu kapmak için 2013 sonrasında McLaren – Red Bull – Lotus savaşı yaşanabilir. Eğer Lotus ona düzgün araç verirse büyük takımla uğraşmamak için tercihinin Lotus olması küçük bir ihtimal değil. Pilot pazarının gözdesi olacak  gibi duruyor.


Red Bull : 2014 için büyük soru işaretleri oluşan takımda boş durmayacaktır. Eğer Vettel’i kaptırırlarsa Raikkonen için sıkı bir savaşa girebilirler. Toro Rosso sürücüleri seneye daha iyi olacaktır ayrıca. 2008’deki STR aracı hiç fena bir araç değildi, 2012’de STR pilotlarının Vettel gibi bir patlama yapmaları kolay değil. Ricciardo bu formunu devam ettirebilirse Webber’in koltuğunu devralabilir. Yine de takım bir yıldıza ihtiyaç duyacaktır. Şu anki denklemde Red Bull zayıf görünse de kesinlikle boş durmayacaklardır…

Dostluklarını devam ettirmeleri zor olacak.

Rosberg, Nico : Oluşan durumdan mutsuz olan isimlerden biri, belki de en mutsuzu. Üç yılda özellikle Schumacher taraftarlarına antipatik gelen birçok açıklamaları olsa da pistteki başarısızlığı ‘ben de Schumacher’i geçtim ne yapayım’ diyerek savuşturmaya çalıştı. Ne olursa olsun Schumacher’le yarışmak insanı yıpratır, hadi Schumacher geçici bir projeydi Mercedes için. Bu takım Rosberg’in etrafında kuruldu, peki Hamilton nereden çıktı şimdi diye düşünecektir. Yine bir yıpranma dönemi Rosberg için..O muhtemelen Di Resta’yı beklerken karşısında bu takıma oldukça şaşaalı şekilde ve şampiyon olmak için gelen bir Hamilton var. Şu an çok onun işi zor..

Sarı Kask : Artık sarı kaskla özdeşleşmiş Hamilton'ın sarı kaskına devam edip etmeyeceği başka bir soru. Bildiğiniz gibi Rosberg de daha açık olsa da sarı kask kullanıyor. İkisi de aynı renkte kask takar mı bilinmez. Son yarışa beyaz kaskla çıkan Hamilton acaba gece yarışı bahanesiyle taraftarlarını bu kaska mı alıştırmaya çalışıyor ? Evet, kasklar yarış kazandırmaz ama Hamilton'un sarı kaskı onun agresif yapısı kadar Hamilton'u Hamilton yapan özelliklerden biri.

Sauber : Formula 1’in Porto’su, eskinin Ajax’ı… Raikkonen, Massa, şimdi de Perez. Yetiştirdiği bir başka yetenek de büyük takıma gidiyor. Keşke F1’de bonservis olsa diyesi geliyor insanın Sauber’i görünce. Şimdi de Perez’in koltuğunu kimle dolduracak, Ferrari’den sonra en çok konuşulan konu olacaktır. Eğer Schumacher olmazsa Kovalainen güzel bir seçenek olabilir.

Sauber düşünceli..

Schumacher, Micheal : Schumacher’in karar verememesi olayların başlangıcı oldu. Veya Hamilton gibi bir ismin gelecek sene boşta gözükmesi Mercedes’in iştahını kabartmış olabilir. Rosberg gibi tek turda iyi pilotu sıralamalarda geçiyorsa Schumi bırakması için hiçbir neden yok. Onu Sauber’de görürsek çok mutlu olacağım şahsen, 2010’da bıraksaydı bir şey diyemezdik fakat şu performansa yazık olur gerçekten. Gitmemesi şu an tek dileğim..

Vettel, Sebastian : Pilot pazarının artık yeni gözdesi, kilit ismi. Acaba 2014 için ön sözleşmesi var mı ? Yoksa zamanında Raikkonen’i, Montoya’yı, Alonso’yu ve en sonunda Perez’i kapan McLaren   pilotlarının olası düşük performansa karşı Vettel’e yönelebilir. Vettel için yine Ferrari – McLaren – Red Bull savaşı görebiliriz. Tabii Perez’in anlaşması için multi-year dendi, 1+1 olduğunu varsayıyoruz. Eğer Vettel RBR’den ayrılmak isterse Ferrari’de Alonso ile kapışmak yerine McLaren’i tercih edebilir. Red Bull’un ne teklif edeceği de şimdilik muamma.







28 Eylül 2012 Cuma

Işıklı Dramaya Devam : 2012 Singapur GP


2008 : Massa pitte yaşanan sorunla şampiyonluğu bıraktı.
2010 : Hamilton Webber’le yaşadığı kaza sonunda yarış dışı kalarak şampiyonluğu bıraktı.
2012 : Hamilton vites kutusuyla yarış dışı kaldı…

Sıcaklıkların yükseldiğini ve basıncın arttığını gördük. Acı çekerek bir kaç tur sonra bunun olacağını biliyorduk. Martin Whitmarsh yarış sonrası




Her çifte yılda dramatik anlara sahip olan Singapur bu sene de boş durmadı. Çok iyi bir haftasonu geçiren Lewis Hamilton vites kutusu sorunuyla yarış dışı kaldı. 6 yarış çok olsa da grid son yarışlarda şampiyonluğu kazanmış ya da kaybetmiş isimlerle dolu ki herkes temkinli, ne kimse mücadeleyi bırakmış ne de kimse kazandım diye seviniyor. Singapur biraz olsun geçen yılı hatırlattı. Lastikleri daha hızlı ısıtan, lastiklerini daha çabuk yemeye başladı ve lastikler 2012 genelinden çok daha hızlı aşındı. Singapur’un kendine has etkisinin yanında öndeki ikilinin özellikle Button gibi lastiklerini koruyan bir pilota göre lastiklerini daha çabuk tüketmesi lastiklerde çok önemli bir mesafenin aşıldığının gösterir gibiydi. Çünkü bu sene cuma günü yapılan ayarlar o kadar önemli hale gelmişti ki, aracın performansını aştığı olmuştu. Yine Button üzerinden, İngiliz Kanada’da daha sert lastikleri bile rakiplerinden hızlı aşındırmıştı. N.Ş.A.’da bunu görmek pek mümkün değil. Bunun üzerine akla ister istemez  Lotus’un düşük performansı da bunla mı ilgili sorusu geliyor fakat Lotus’un D-DRS üzerine yoğunlaşmasıyla yanlış ata oynamış olabilir demek daha doğru olur. Japonya ve Kore’deki güncellemeleri beklemek gerekecek. 

Tam bu sırada öğrendiğimiz transfer haberleriyle yazmanın da pek bir manası kalmadı sanki. Özet geçmek gerekirse; geçen yılki gibi lastiği hızlı ısıtanın hızlı bitirdiği bir döneme girersek, sezonun geri kalanında farklı şeyler görebiliriz. Bu yıl İngiltere'deki gibi ayarlar doğru olmayınca McLaren gibi lastiklerini hızlı ısıtabilen, yağmurda oldukça iki iyi pilota sahip bir takım bile 2 sn. civarında fark yiyebiliyor, üstelik havanın soğuk ve pistin takıma uygun olmasına rağmen yarışta da lastikleri saklayamıyorlardı. Diğer önemli şey ise Lotus'un gelişimi. Şu an kabaca 3. en hızlı olan Ferrari için Lotus eski hızına dönerse 4. hızlı takım durumuna düşecek ve Alonso'nun o zaman bu farkla şampiyon olması çok zor olabilir. Üstelik kimi yarışlarda Sauber ve Williams gibi takımlarla da baş edemediğini gördük İtalyanların. Lotus hem kendi şampiyonlukları için hem de şampiyonın gidişatı için kritik öneme sahip. 2010'da F1 için küçük McLaren için büyük arka kanat güncellemesi onları şampiyon yapmadı ama bir nevi şampiyonu değiştirdi...

14 Eylül 2012 Cuma

Avrupa'ya Gri Veda : Spa ve Monza GP'leri

İlk tur, son sektör

Macaristan : McLaren - Lotus
Belçika : McLaren - Red Bull
Monza  : McLaren - Ferrari
McLaren son üç yıldır klasikleşen 'Valencia-İngiltere-Almanya Performans Kaybetme Şenlikleri'nden sonra sazı eline aldı. Hatta üç yarışta kazanırken hepsinde farklı takımlarla mücadele etti. Spa ve Monza'da kazanarak iki şampiyonluğu da daha heyecanlı hale getirdi. Her ne kadar Spa'da Button rahatça kazandıysa da Vettel'in performansı gözlerden kaçmadı. Bu yarışa dair anlatacak pek bir şey yok Grosjean'ın sebep olduğu kaza haricinde. Grosjean'ın cezasını hemen hemen herkes haklı buldu da hukuki olarak tamamen skandal. Şampiyonanın önde giden adaylarını saf dışı bıraktı açıklaması bazı pilotların daha fazla adalete sahip olduğunu gösteriyor. Lotus bu noktaya itiraz edebilirdi, en azından basın önünde dile getirebilirdi. Button'un McLaren'le ilk podyumu ve Hamilton'ın twitter skandalı ise unutulmayacak başka şeylerdi.

Spa ve Monza yüksek hızlı pistler olsa da F1'in en teknik pistlerinden. Özellikle de Monza'da takımın doğru ayarları bulması gerçekten zor iş. Düşük df, yüksek düzlük hızı gibi bir basit bir denklem yok işin içinde, evet pist sizden bunu istiyor ama aracınız buna ne kadar uygun ? Monza için dersine iyi çalışmak önemli, pistin istedikleriyle aracınızın özelliklerinizi örtüştürmeniz lazım. 2010'da herkes McLaren galibiyeti beklerken Ferrari kazanmış, 2011'de ise dersine iyi çalışan Red Bull herkesi şaşırtarak adeta uçmuştu. 2012'de ise Ferrari dersine daha iyi çalışmış gibi gözüktü. Son iki yarışta McLaren'in 0.7 sn civarında geri kalan takım Monza'da pol mücadelesine girişti. Belki McLaren de dersine iyi çalışmamış olabilir çünkü yüksek df ve fena olmayan bir düzlük hızıyla daha rahat ayar yapma şansına sahiptiler.

Patroınlar konuşuyor.


Q3'de sorun yaşayan Alonso'nun yarışta kazanacak bir hıza sahip olması şampiyona için kritik olabilir çünkü kağıt üstünde McLaren'in en zorlanacağı yarıştı Monza. Tabii bu yıl neyin ne olduğu belli olmadığı için her yarış farklı bir tablo görebiliyoruz. Yine de son yarışlarda lastiklerden eskiye nazaran çok daha az bahsedildiğinden de takımların lastikleri anladığının varsayabiliriz. McLaren'i bir kenara koyarsak Lotus, Red Bull ve Ferrari'nin sürekli değişen sıralaması kilit olacaktır. Lotus'un son iki yarışta lastik koruma konusunda kendi performanslarının gerisinde kaldığını gördük, aksine McLaren'in de lastiklerini hemen harcamadığını, Red Bull ve Ferrari'nin de sırasıyla Belçika ve İtalya'da McLaren'le boy ölçüştüğü ise gözlerden kaçmadı. Peki Sauber'in Belçika gibi ön sıralardan kalktığı yarışlarda ön grup onların lastik korumasıyla boy ölçübilecek mi ? Şampiyona açısından yine önemli olabilecek bir mücadele. Sauber'in ön sıralardan kalktığı bir yarışı kazanabilir demek de kolay değil, Spa bunun için önemli bir ölçüt olacaktı, orada acaba yarış performansından fedakarlık ettiler mi, ettilerse ne kadar ettiler bilemiyoruz.

Uçtu uçtu Vergne uçtu..


Button, Vettel ve Webber'in yarış dışı kaldığı günde Perez günün tartışmasız en çok konuşulan ismi oldu. Yarışa 8. sıradan başlayan Kobayashi 6.turda Perez'e geçiliyor -muhtemelen çok sorun çıkarmamıştır. - ve her tur yaklaşık yarım saniye geride kalıyordu Meksikalıya göre. Perez'in performansından gözlerden kaçan bu fark çok normal gelmedi açıkçası. Kobayashi ilk 10'a girmenin cezasını mı çekti ? Taktikleri belirlerken Pirelli'nin lastik hamurları arasında bazen hiç fark olmuyor, böyle durumlarda sert lastikler daha bir avantajlı oluyor. Kobayashi 20.tur pite girerken Perez 29.tur içeri girdi. Checo Alonso'dan  9 tur, Hamilton'dan 5 tur temiz lastikleriyle 8.sıradan başlayarak önündekilere teker teker geçmeyi başladı. Ancak 36.turda Raikkonen'den kurtularak önünü açabildi. Önü açılan Perez ön gruptan 1.5 sn çalarak geliyordu. İki Ferrari'yi geçince McLaren tempoyu yarım saniyeye yakın artırdı ve Hamilton Monza'da ilk defa kazandı. Açıkçası tur derecelerini incelemek de pek işe yarar bir şey değil mücadele olmadıkça. Özellikle de McLaren'in son iki yarışta rahatça lider gitmesinden dolayı. Üstelik Monza ve Spa biraz kendine has pistler, önümüzdeki yüksek df pistler için tam bir gösterge sayılmaz. Ne yazık ki F1 takviminde pistler gittikçe birbirine benziyor, acaba neden ?

Lotus'un kendi geliştirdiği D-DRS'si yarışta kullanamaması ve Red Bull'un bir türlü beklenen güncellemeyi yapamaması gelişim yarışının belirleyicileri oldu Uzak Doğu öncesi. Red Bull'un sezon arası öncesi aldığı yasaklar sanki bünyede yavaş yavaş kendini hissettiriyor. Hızlanmanın önemli olduğu pistlerde sene başındaki gibi güçlü olamayan Red Bull var. Yine de derli toplu değerlendirmek için Singapur'u beklemeliyiz, çünkü Macaristan'dan yaklaşık 2 ay ve 3 yarış sonra daha sıkıcı ve karanlık başka bir Macaristan GP'si izleyeceğiz. Bu arada yavaş yavaş yaklaşan bir Sauber galibiyeti ve ilginç şekilde hala galibiyeti olmayan bir Lotus var.

Görünmeyen Rekabetler

Grosjean renk vermedi..
Arka ve orta sıralardaki rekabete başlamadan önce Raikkonen'in ve Schumacher'in son yarışlardaki muazzam performansı da gözlerden kaçmıyor. Schumacher en büyük eksisi sıralama turlarını düzelttikten sonra Rosberg'in önünde yer almaya başladı, Raikkonen hem kendi gelişimi hem de Grosjean'ın hatalarıyla takımın lider pilotu oldu. Grosjean ve Maldonado sürekli kazalara karışsa da grid için önemli pilotlar çünkü ikisi de tek turda iyi. Pilotlar tecrübeyle tek turdaki hızını -yani yeteneğini- pek fazla geliştiremeseler de yarışlarda daha akıllı davranmayı öğreneceklerdir. En azından hızlı bir şekilde öğrenmelerini umalım.

Podyuma çıkamayan takımlardan Force India'da son yarışlarda Hulkenberg göz kamaştırmaya başladı. Hem cumartesi günü İskoç takım arkadaşını geçiyor hem de Belçika, Valensiya gibi olaylara karışmadan iyi yerlerde bitiriyor. Di Resta sanki medyanın biraz abartısı mı diye de düşünmeden edemiyor insan. Yine de erken. Toro Rosso'da ise Ricciardo 10-3 yaptı sıralamalarda. Vergne Monza'dan önce iki yarış Avustralyalıyı geçince acaba demiştik. İlginçtir Vergne'in 8 puanına karşılık Ricciardo'nun 4 puanı var. Diğer mücadele ise Marussia'da. Sıralamalarda 8-4 önde olsa da Glock, Pic diğer takım arkadaşlarından daha dişli çıktı. Belçika'daki mücadele ve Glock'un açıklamalarıyla kendi çaplarında gündem oldular. İkilinin mücadelesine de arada bakmak gerekiyor. Gridin sonundaki HRT ise Caterham ve Marussia gibi 3 yıldır bir tane 'iş bilen' bir tane paralı pilotları olsaydı şimdi daha güçlü olabilirlerdi. Ayrıca Marussia Glock'la Belçika'da Petrov'a 0.4, İtalya'da 0.150 sn uzaklıktaydı, kim bilir yakında Marussia garajında da bir kutlama görebiliriz..






11 Eylül 2012 Salı

Vuelta a Espana 2012

Evvet, ilk günden son güne birkaç etap hariç hepsini izlediğim ve daha önemlisi izlerken büyük keyif aldığım 2012 İspanya Bisiklet Turu, yani Vuelta. Contador'un dönüşüyle mi, Joaquin Rodriguez'in performansıyla mı hatırlanacak bilinmez ama çok da dramatik oldu. Tur öncesine gelirsek 4 Ağustos'da Eneco Tour'la geri dönen Contador bir hafta ısındıktan sonra az biraz İspanya Bisiklet Turu'na hazır hale gelmişti, olağan şüphelilerden diğerleri de Katusha'dan Rodriguez, Sky'dan Froome ve azıcık Movistar'dan Valverde. Asıl mücadelenin daha çok Froome ve Contador arasında geçmesi bekleniyordu.

Vuelta 2012'yi kafanızda toparlamanız o kadar zor ki; şu an hangi etapta ne oldu diye düşünürken bütün hafızam birbirine girmiş durumda. Bütün dağlık etaplarda ataklar vardı, ataklara karşı cevaplar ve hepsinin ayrı bir hikayesi. 11.etaptaki bireysel zamana karşıya kadar El Purito (Rodriguez) çalabildiği kadar zaman çalmış, Froome'un 53 sn, Contador'un 1 dk, Valverde'den de 1 dk 7 sn önüne geçmişti. İçinde tırmanış da olan etapta herkes Froome'un kırmızı mayoyu alacağını zannederken Contador dörtlünün içinden öne çıkan olup sadece 1 sn farkla genel klasmanda ikinciliğe yerleşmişti.  Tabii ilk 10 etabı böyle geçiştirmek ayıp olur, birçok etapta Contador'un ataklarını gördük, hemen hepsinde Rodriguez, Froome ya da Valverde'nin birinden cevap geldi, dörtlü içinden patlayıcı gücü en yüksek olan isim Rodriguez de etap sonlarında verilen bonifikasyonlarla liderliği almayı bildi. Aslında turun başında Froome'a odaklanan Contador ve ekibininin tur bittikten sonra atıp tutmak kolay olsa da yanlış bir taktik izlediğini söyleyebiliriz, en azından medya bu rekabete odaklanmıştı, doğal olarak biz de.

2012 Vuelta'nın özeti

Çok şey var; El Purito'nun müthiş performansının yanında etapların sonundaki sert eğimler, üstüne verilen bonifikasyonlar hep onun lehineydi. Contador da birçok kez denemesine rağmen düşüremeyince Purito bonifikasyonları kaptı. Contador bir etabın sonunda su içmediği için atağa cevap veremediğini söylerken, birkaç kez de tam etabı kazandım derken ya Valverde ya da Purito tarafından yakalanıp geçildi. 1 sn'lik fark da ikinci haftanın üst üste üç dağlık etabında onca atağa rağmen azalmadı ve Purito'nun etap sonlarındaki ataklarıyla 28 sn'e çıktı. Valverde de çoğu kez ikiliye karşı cevap verebildi, Froome'un ise artık düştüğünü gördük. İkinci haftanın sonunda Purito Contador'un 28 sn, Valverde'nin 2 dk 4 sn, Froome'un 4 dk 52 sn ise önündeydi. Birçok kişi Purito'nun artık bu noktadan sonra bırakmayacağını üstelik moral olarak da Contador'dan çok daha iyi olduğunu düşünüyordu. Söylemeden geçmeyelim ilk hafta domestikleri iyi gözüken Sky'ın yerini ikinci hafta Saxo Bank kurmayları aldı, üç dağlık etapta da iyi çalıştılar ama olmadı.

3 günlük tırmanış etaplarında böyle kardeş kardeş tırmandılar

Genel klasmana en heyecanlı yerinde ara verip tam 5 etap kazanan Degenkolb'u de unutmamak lazım, hatta bir etapta peloton'un kaçış grubu ile olan farkını 30 sn'ye indirmişken cıvımasaydı 6 etap bile olabilirdi. Takımı Argos-Shimano da finishlere çok iyi getirdi Degenkolb'ü. Şimdi düşünüyorum da büyük tur da harbiden büyük tur, ilk iki hafta yaşananlar ne kadar da uzak geliyor, ilk etaplar, Aragon pistinde finish, hatta ITT(Bireysel Zamana Karşı) bile hayal meyal geliyor şu an. Büyük tur tecrübesi bu olsa gerek. Unutmadan Movistar'dan Quintana Valverde'yi dağlık etaplarda taşıması da aklıma kazandı, Kolombiyalı sempatik birine benziyor. İlk 10'da ise Moreno Gesink'den 5.liği alırken, Talansky 7, Ten Dam 8, Anton 9, Intxausti 10 sıralaması oluştu. Rabobank'dan Gesink ise başka sevdiğim bir isim oldu, umarım bir büyük tur kazanabilir. Moreno da domestik olarak geldiği turda 5. olarak iyi bir performans sergiledi. Rabobank da ne kadar Hollanda Milli Takımı'na benziyor..Bu saydıklarım turun sonundaki klasman, yanlış olmasın.

Bir paragraflık dinlenme gününden sonra aklımda sprint etabı olarak kalan 17.etapta Eurosport'un yayına geç girmesiyle bir şey anlayamadım ilk başlarda. İlk gördüğüm Contador'un kaçışıydı, etabın daha iyi bir değerlendirmesi için şuraya bakabilirsiniz. Contador'un kaçışı efsaneydi de takımın taktikleri hiç yabana atılır mı. Contador ilk başta 10 kişilik bir grupla kaçmış sonra tempoyu beğenmeyerek geçen sene etap zaferi hediye ettiği Tirolongo ile beraber çalışarak ayrı bir kaçış gurubu oluşturmuştu. Her açıdan özel bir etaptı. Saxo Bank suluklardan bir tanesini Tirolongo'ya vermesi. Benim izlediğim en efsane etaptı sanırım. Peloton'dan da Valverde Rodriguez'den kurtulmayı başarmıştı. Şu an etabın başını seyredemediğim için oldukça karışık geliyor ama Saxo Bank kurmayları müthiş bir iş çıkardılar. Dağılan peloton ise işin en güzel tarafıydı. Böylelikle Contador'u yakalama şansı çok azaldı Rodriguez'in. Güzellik dediysem atağın güzelliği. Yaklaşık 10 kişilik Rodriguez grubundan Katusha'nın son domestiği Losada da düşünce Purito için her şey daha kötü oldu, bundan sonrası üçlü için bir TT etabına dönmüştü. Contador son 15. km'de Tirolongo'dan da kurtulup solo kaçışa başladı, Valverde 4 kişilik grubu kendi taşırken Rodriguez de 3 kişilik grubu kendi taşımak zorunda kaldı. Hatta Rodriguez ironik bir biçimde Saxo Bank'dan Herhandez'i neredeyse son 20 km. taşıdı. Diğer isimse Movistar'dan Quintana'ydı. Aslında Saxo Bank bir elemanını da Valverde'ye göz kulak olsun diye gönderdi ama Valverde onu silkelemeyi başardı. Contador Valverde'nin grubundan 6 sn, Purito'nun 2 dk 38 sn önünde lider bitirerek kırmızı mayoyu kaptı ve bir daha hiç çıkarmadı.

Turun en anlamlı sırıtışı


Belki de asıl kraliçe etabı olan Bola Del Mundo ise insanüstü bir tırmanış etabıydı. Ben böyle sert bir etap görmedim, bildiğin tepeye bisikletle tırmanıyorlar, başka bir şey değil. 2012 Vuelta'nın da şanına yakışır bir son buldu, Rodriguez atağını yaptı ve Contador cevap veremedi. Hatta bir ara helikopter kamerasından fark olağanüstü gözüküyordu fakat fark 35 sn olarak ekranlara yansıdı. Her ne kadar sürekli yarışın içinde olsa turun popüler olmayan adamı Valverde ise ilk başta atağa cevap veremese de sonradan yine kendine gelip en azından Contador'u geçmeyi başardı. Rodriguez'e ikincilik şansı bırakmadı. Oldukça heyecanlı biten finişten sonra bisikletçilerin adım atacak hali yoktu, vay ki sprinterlerin haline...

Ahanda burası Bola Del Mundo

Purito'nun 17. etap öncesi : ''Çok sakin gözüktüğümü biliyorum. Çünkü Contador’un hâlâ beni geçebileceğini düşünüyorum. Contador’un arkasından ikinci olmak normal biri insanın arkasından ikinci olmak gibi değildir. Bu büyük bir başarıdır. '' demesi ise sanki geleceği gördüğüne inandırıyor insanı. Ve El Pistolero kazandı. Doping davasıyla ona karşı iyi duygular beslemeyen insanlar artmış olsa da yani klişe deyimle seven ya da sevmeyen herkes onu izleyince heyecanlanıyordur, hele ölü gibi geçen bir Fransa Bisiklet Turu'ndan sonra ilaç gibi geldi Contador ve İspanyol arkadaşları. Çok güzel bir turdu, yıllar sonra da hep aklımda kalacak bir tur olacağına eminim. Artık gözümüz Dünya Şampiyonası'nda olacak. Ve her zamanki gibi teşekkürler Eurosport...

                                   Orica GreenEdge'den süper bi Call Me Maybe klibi
                                       




4 Eylül 2012 Salı

TV'de Motorsporları Ekranı

NTV'nin eski motorsporları programı

Formula 1'den Nascar'a birçok motorsporları serisi, kanalların motorsporları programı özetle motorsporlarını konu edinen ve Türkiye'de herhangi bir platformdan yayınlanan programları ve canlı veya banttan yayınlanan yarışları bir derleyelim dedik. Biraz karışık bir derleme olacağı için şimdiden uyarımızı yapalım.

Formula 1 ve Moto GP

TV'nin dünya çapında en çok izlenen bu iki motorsporları organizasyonunun Türkiye'deki yayın haklarını üç yıllığına D-Smart aldı.2012, 2013 ve 2014 sezonlarını D-Smart'dan izleyebilirsiniz. Ayrıca Teledünya'daki RTL'den de Formula 1 yarışları izlenebiliyor.

Eurosport 1-2 (D-Smart, Digitürk, Teledünya)
Spor deyince ilk akla gelen kanal birçok motorsporları programı da yayınlıyor :

Dünya Superbike Şampiyonası
Dünya Supersport Şampiyonası  ( Kenan Sofuoğlu bu seride yarışıyor)
WTCC
Auto GP
GP3
Britanya Superbike Şampiyonası
World Series By Renault ( Formula Renault 3.5, Eurocup Formula Renault 2.0, Eurocap Megane Trophy, Eurocup Clio)
World Endurance Championship
Motor Sports Weekend ( Motorsporları programı )
Porsche Supercup
IRC ( Intercontinental Rally Challenge )
Blancpain Lamborghini Cup
ETCC ( Aytaç Biter de yarışıyor bu seride )

Fox Sport : Nascar, The Mobil 1 Grid (D-Smart, Digitürk)

Espn : Nascar (D-Smart, Digitürk)

Espn Classic : F1 70'li yıllar, Moto GP 2008 sezonu benim gördüğüm programlarıydı. Bazen sizi güzel anılara götürebiliyor, bu kanalı takipte olmakta fayda var. (Digiturk)

Sports Tv : Formula 3 Euro Series, Scirocco R Cup, International GT Open, Avrupa Ralli Şampiyonası (D-Smart, Digiturk, Teledünya)

Trt Spor : Superspor adlı Motorsporları Programı

Ntv Spor : Maalesef Türkiye'ye Motorsporları dahil birçok değişik sporu sevdiren kanalın sadece Mobil 1 Grid adlı programdan başka görebildiğim Motorsporları yayını yok.

TV 8 : Yılların programı 8. Etap hem alışılagelmiş yeni çıkan araçların tanıtımını, hem de Motorsporları dünyasından son haberleri veriyor.

AB Moteurs : 2012 Pist Yarışları Programı, Nascar Bahar Kupası. İsmi duyunca heyecanlansanız da yeteri kadar ilgili çekecek motorsporları yok. Yine de ara ara bu tür programlara denk gelebilirsiniz. (D-Smart, Teledünya)

Konu geniş çaplı da en azından başlamak istedim. Televizyonda denk geldiğim ve biraz da TV kanallarının internet sitelerine bakarak yazmaya çalıştığım bu yazıyı insanlar okudukça kolektif bir yazı hale gelmesini isterim. Benim gözden kaçırdığım bazı programlar olabilir. Mesela Eurosport başka serileri de yayınlıyor ama benim aklıma gelenler bunlar. Belki günün birinde birileri bu yazıya bakar da yararlanırsa çok mutlu olurum, belki de medyadan birileri okuduğunda ufak da olsa kendilerini eleştirme gereği duyarlar.

Vurgulamak gerekirse; özellikle Eurosport, Sports Tv, AB Moteurs ve ESPN kanallarında gözden kaçırdığım programlar olduğunu tahmin ediyorum. Geç de olsa 2012 yılı için TV'de Motorsporları Ekranı olarak bir rehber görevi görebilir. Ayrıca ele aldığım platformlar Türksat uydusundaki kanallar, Karasal yayın, D-Smart, Digiturk ve Teledünya. Diğer uydulardan ve internetten bütün serileri izlemek mümkün evet fakat yukarıda saydığımız platformlarla sınırladık olayı. Geri dönüşler bekliyorum...Emeği geçen herkese teşekkürler.