31 Temmuz 2012 Salı

Tatsız tuzsuz bir yarış : 2012 Macaristan GP


MP4-27 Avustralya, Malezya, İspanya ve Macaristan'da polü aldı. Bütün bunların ortak yanı farkların önemli ölçüde olmalarıydı, Hamilton Avustralya ve Malezya'da Q3'de ikinci turu atmaya gerek görmedi (bu yüzden fark daha az gözüküyor). Peki McLaren'in son iki yarıştaki gelişiminde lastikler ne kadar etkiliydi, sezonun geri kalanında ne olacağını tahmin etmek için çok önemli bir soru. Yine onlara benzer bir takım Mercedes'de ise takım Monaco'da neredeyse en iyi araca sahipken Macaristan'da döküldüler. Araç 180 dereceli virajları sevmiyormuş, ilk defa duyuyorum böyle bir sorunu da. Yine de Mercedes'in lastikleri daha iyi anladıklarında büyük bir adım atacağını düşünüyorum, burada beklenenden çok yavaş kaldılar.

Cuma günü McLaren'in üstünlüğüyle geçerken, Lotus da sinyalleri vermişti. Lotus alışıldığının aksine bu sefer tek tur üzerine de çalıştı, normalde cuma günlerini listenin sonlarında bitirirlerdi. Unutmadan Lotus'un D-DRS'si şampiyonluğu değiştiren hamle olabilir, akıllara hemen Lotus'un F-Kanalı geliyor, Lotus'un iyi bir teknik kadroya sahip olduğu belliydi 2010 ve 2011 yılından, geride kalmalarının nedeni geliştirilemeyen önden çıkışlı egzozdu. Lotus'un bu sene tecrübe kazanmalarını ve asıl patlamayı 2013'de yapacakları gibi bir tahminde bulunulabilir, aynı Red Bull'un 2010 ve 2011 performanslarının belirgin farklılığı gibi. Sıralamalarda daha Q1'de belliydi kimin polü alacağı. Q3'deki ilk turunda Hamilton'un hata yapması planları aksatsa da zorlanmadı. Hamilton S1 ve S3'de en yakın rakibinden 0.2 sn daha hızlıydı, daha temiz bir turla fark 0.5-0.6 sn bile olabilirdi. Cumartesi başka iyi iş çıkaran Grosjean ve Vettel olurken, Ferrari'nin yavaşlığı dikkat çekti. Gary Anderson'un Almanya'da kuru zeminde sıralamalar yapılsaydı eğer Ferrari üçüncü çizgide olabilirdi demesi doğruymuş meğer, araç Almanya'da yarış hızında fena değilken Hungaroring'de geride kaldı, iki yıldır Ferrari araçlarının en büyük kozu yarış hızı, onlar için üzerinde durulması gereken asıl nokta bu yarışla ilgili yarış hızıydı sanki. Pirelli'den itibaren aslında yakıt ikmalinin yasaklanmasından itibaren sıralama hızıyla yarış hızı birbirinden çok farklı olabiliyor, özellikle bu sene de bunun örneğini çok gördük. Vergne, Hulkenberg ve Pic'in takım arkadaşlarını geçmesi ise gözden kaçırılmaması gereken olaylardı cumartesi için.

Lotus bunu yarışta yapamadı...

Yarışın başında Hamilton ve Grosjean farkı açarak galibiyetin tek adayı görüntüsü verdiler. Jenson Button aracın ayarlarda bir türlü istediği noktayı bulamaması yüzünden lastiklerini koruyamıyor, böylece rakiplerine göre en büyük avantajı ortadan kalkıyor. Bu yarışta da lastiklerini Hamilton'a göre erken bitirdi, sorunu devam ediyor, bu sefer aracın hızıyla sorun gizlendi biraz. İlk piti yapan 16. turda Button oldu, sonra 18. Vettel ve Alonso, 19. Hamilton, 20. Grosjean, 21.turda Webber ve Raikkonen pite girdiler. Pit çıkışı Ham-Gro-But-Vet-Rai-Alo-Web sıralaması oluştu, asıl macera da bundan sonra başlıyordu çünkü Lotus'lar ve Vettel yumuşak lastikleri takmıştı. Evet, Hamilton ilk turunda 1.27.857 yaparken Grosjean tam 1.26.725 yapıyordu. Sene başından beri birçok kez iki hamur arasında pek fark olmazken ilk defa yumuşaklar sertlerden bu kadar hızlıydı. Lotus galibiyeti için tüm şartlar hazırdı aslında. Yumuşak-sert-sert sıralaması yumuşaklar belirgin şekilde hızlıyken yumuşak-yumuşak-sert'e mi dönecek yoksa bunu sadece Lotus mu yapabilir, takımların üzerinde duracağı kritik bilgiler olabilir. Lotus yumuşaklarla adeta uçuyordu, bunu Grosjean'dan değil ama Raikkonen'den görebiliriz, Fin pilot ilk pitlerden sonra Alonso'nun önünde çıktıktan sonra Ferrari'den daha hızlı turlar atmaya başladı. Hamilton'la olan farkı 28.tura kadar 13 sn civarında gezindi, o turdan itibaren fark erimeye başlayıp 38.turda 6.5 sn'ye kadar düştü. Diğer tur ise Raikkonen tam 1.5 sn aldı Hamilton'dan. 40.tur Grosjean pite girerken, 41.tur Hamilton pite girdi (Fia Hamilyon 40.tur pite girdi diye gösteriyor yani bitirdiği turu göre kayıtlara geçiriyor, benim de başladığı tur yani 41.turu söylemek daha kolayıma gidiyor). 3.lük savaşındaysa Vettel, Button'ın arkasında kalmışken üstelik sürekli radyodan takıma bir şeyler deneyin diye baskı kurarken McLaren İngiliz'i pite çağırdı. Turlar 34.turdan 35.tura geçişi gösteriyordu. F1 gibi belki de dünyanın en teknik sporunda takımları eleştirmek için 10 kere düşünmek gerekir ama McLaren'in bu hamlesi bana çok manasız geldi, Vettel'in ekmeğine yağı sürmeyi bırakın direk tereyağlı ekmeği yedirdiler. Vettel de önü açıldıktan sonra hem Button'dan hızlı turlar atmayı başardı hem de öndekilere yaklaşmaya başladı. 3 tur içinde 2.1 sn farkı azaltan Vettel'in dramatik düşüşü başladıüı anda ve bir tur içinde 1.3 sn kaybedince Grosjean'dan bir tur önce pite girdi.

Jenson Button'un 2.8 sn'lik pitine rağmen Senna'nın arkasında çıkmasının bir nedeni olabilir, Senna'nın Button'dan daha hızlı turlar atmaya başlaması; Button'un son üç turu; 27.3, 27.4, 28.0 iken Senna'nın 27.3, 27.5, 27.6. Her şeye rağmen Button'ın 3 pite dönmesi çok mantıklı değil gibiydi, bir de sanki ondan da mantıksız duran Webber'in 3 pit stratejisi vardı. Stratejileri değerlendirirken Senna'yı da anmamak yanlış olur, rakibim değil diyerek rakiplerinin geçmelerine izin vermedi ve onları rakibi yaptı. Webber ve Massa'nın önünde bitirmesi Senna adına gelecek için bir umut olsa gerek. Yarıştaki diğer güzel mücadelelerden biri de iki Lotus'un pit çıkışında birbirleriyle pozisyon savaşına girmeleriydi. Özellikle Serhan Acar'ın dediği gibi Lotus'un telsizinden gelen mesajlar çok güzeldi. McLaren'in 2.piti de bu sene yarışlar nasıl kaybedilir'i öğrendikten sonra nasıl kazanılır'ı da öğrenmeye başladıklarını gösterdi, Hamilton'un piti Grosjean'dan 1.2 sn daha hızlıydı bu da onu Alonso'nun önüne çıkartarak Grosjean tehlikesinden kurtardı. Raikkonen ise sessiz sedasız çok iyi turlar atarak hem pitlerde iki pilotu birden geçmeye başardı hem de yarış galibiyetine aday oldu. Pit çıkışıında da 6 tur içinde Hamilton'la farkı 4.4 sn'den 0.9 sn'ye düşürdü. Gerisi bilindik hikaye..Bir de Grosjean'ın tur zamanlarına bakınca bazı turlar ciddi dengesizlikler göze çarpıyor, bazı turlar 1 sn'ye yakın kayıplar var, önemli hatalar da yapmadı Grosjean, sebebini kestiremedim. Pit savaşları şeklinde geçen Macaristan aslında pek tatsız tutsuzdu.



Sıralama turlarında takım arkadaşlarını geçen Hulkenberg ve Pic yarışta da takım arkadaşlarına geçilmediler, Ricciardo ise Vergne'ni yarışta geçmeyi başardı. Schumi içinse felaket dolu bir haftasonu geçti, Rosberg yine sadece bir puan alabildi, Mercedes Monaco'dan beri ön sıralardan uzak kalıyor, lastikleri anlayamadıkları gibi gelişim yarışında da geri kalmış gibiler. Artık 2010'a benzer 5 şampiyonluk adaylı bir şampiyonluk yarışına giriyoruz. 3 ay içinde 9 yarış var, üst üste birçok yarış izleyeceğiz. Spa'ya her takım önemli güncellemeler getirecektir, Lotus'un çifte DRS'si şampiyonluk yarışını etkileyen bir gelişim olabilir, en azından Lotus için biçilmiş kaftan. Artık taraftarlar ve takımlar sezonun ilk yarısını muhasebesine girmeye çalışıyorlar, yine de tutalım kendimizi. Heyecanlı bir sezonun son kısmını izlemek dileğiyle, sahi Williams'da Barrichello ya da Heidfeld olsaydı şu an kaç puanları olurdu ?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder