14 Nisan 2015 Salı

Ronde Van Vlaanderen 2015

2 sene önceydi, aynı anda hem Touf of Flanders hem de Ronde van Vlaanderen yarışı vardı. Ben bu Cancellara'nın olduğu yarışı internetten zar zor izliyorum ve Spartacus Sagan'ı geride bırakarak yarışı kazanıyordu. Klasiklerle tanışmam tam da bu zamanlara rastlıyordu. 2 hafta öncesinde de berbat bir Avustralya GP'nin ardından Milan-San Remo'yu izlemiştim zar zor. Ne yarıştı o da be ! Bu arada uzun uğraşlar sonucu Tour of Flanders ile Ronde van Vlaanderen'in aynı yarış olduğunu anlamıştım, Touf of Flanders sadece yarışın İngilizce adıydı, yani Flaman Turu. Biz orijinalini kullanacağız, yani Ronde Van Vlaanderen'i, bazen de belki RVV'yi.

Geçen iki sene içerisinde internetten izlemeler, D-Smart'ın Eurosport anlaşmazlığı derken hele şükür Eurosport'a kavuştum ve adam gibi yarışı izlemeyi başardım. Yarıştan bir gün önce kendi kendime YDS'den sonra baştan sona yarışı izleyeceğime kendime söz verdim. Tam 5 saat. Büyük bir şevkle yarışı izledim. Aslında tam bu noktada D-Smart'ı güzel anmamız gerekiyor. Gerçekten onlar yüzünden birçok yarışı kaçırdım, kötü kaliteyle yabancı dillerden izlemek zorunda kaldım. Halimden ancak yaşayan anlar. Bu sene de Eurosport 1'i gösterip, 2'yi göstermiyorlarmış. Bazen ülkede olanlara akıl sıra ermiyor..


Önemli tırmanışlardan, artık berg'in ne anlama geldiğini öğrendik değil mi ?




Bu seneki Ronde Van Vlaanderen'e dönersek, yarıştan önce en çok konuşulan konu Cancellara'nın olmamasıydı. Onun gidişiyle gerçekten peloton başsız kalmış gibiydi. Eurosport yorumcularının da sıklıkla vurguladığı gibi Spartacus'un yokluğunda herkes birbirini kollamak zorunda kaldı ve açıkçası ortada ne yapacağını bilemeyen bir peloton ve favoriler grubu vardı. Geçen senelerede öne çıkan Greg van Avarmaet(GvA), Sep Vanmarcke ile Geraint Thomas en büyük favorilerdi. Sprinterlerden de Degenkolb ve Kristoff öne çıkıyordu. Bu büyük beşlinin arkasında Sagan ve diğer isimler geliyordu. Açıkçası pelotondaki en sevmediğim takım Sky'dan Geraint Thomas en büyük favorimdi.

Yarışa dair çok uzun bir özet yapmayacağız. Yarış boyunca iki kere yoldaki araçlar yüzünden yaşanan kazalar belki de pazar gününün en ilginç olaylarıydı. Diğer yandan bol bol lastik patlatan gördük ve daha yarışın başından Wiggins'in kötü bir gün geçireceği belli olmuştu. Thomas Wiggins'den olmasa da başka takım arkadaşlarından yardım aldı. Bunların dışında her km ve berg'de (tepe) gittikçe seyrekleşen bir peloton vardı.































Klasiklerin de bu tarafı güzel bence. Yarışı kontrol etmek oldukça zor ve sıradan bir etaba göre sürprizlere oldukça açık. Zaten kontrolü çok seven Sky'ın Klasiklerde tutunamamasının en önemli nedenleri bunlar. Takım genel klasman takımı olmasının yanında kazandığı yarışları da domine etmeyi, etabı baştan sona kontrol etmeyi çok seviyor. Çok kuralcılar ve her şeyi hesaplıyorlar. Bu da klasiklerin ruhuna pek uymuyor.

5 Nisan Pazar günü de yarış ilerledikçe peloton bölünmeye başladı ve bütün olağan şüpheliler önlerde yer alıyordu. Favorilerden Sep Vanmarcke ise pek iyi görünmüyordu. Yarışta ilk önemli atak Terpstra'dan geldi. Terpstra'yı takip eden de Kristoff oldu. Bu ikilinin kaçışı kazanan bir kaçış olacağa benziyordu. Diğer favoriler arasında bu atağı karşılayacak güçlü bir hamle gelmedi ve her zamanki gibi herkes birbirinden bekledi.

Favoriler arasından Greg Van Avermaet ve Sagan öne atıldılar. İkisi takip grubu olmayı başardı ama öndeki ikiliye bir türlü tam olarak yaklaşamadı. Sona yaklaştıkça Terpstra veya Kristoff'dan birinin yarışı kazanacağı kesinleşti. İkili son km'de birbirine kollarken müzmin ikinci GvA neredeyse öndekilere yaklaşıyordu. Zaten yarışı da 7 sn. geride üçüncü olarak bitirdi. Biz acaba Kristoff'un enerjisi kalmış mı diye düşünürken, Norveçli rahat bir sprintle ikinci anıtsal klasiğini kazanırken Etixx Quick Step bir klasikten daha boynu bükük ayrılıyordu. Sagan da 4. olarak patronu Oleg Tinkov'u bir kere daha üzdü.



Anlatmaya çalıştığımız final, Terpstra'nın yakın olduğuna bakman.



Dikkat çeken sonuçlardan daha ilk Ronde'sinde eüniversitede ekonomi okuyan Tiesj Benoot'un 5. sırayı almasıydı. Arkadaki sprinti yine Degenkolb almış ve 7. olmuştu. Stybar 9, Thomas 14. sırada finişe geldi. Yarışın en dikkat çeken isimlerden Greipel de kendi grubu içindeki sprintte önde kalmayı başarmış ve 15. olmuştu. Yarışı ise 133 kişi bitirebildi. Son olarak Ronde Van Vlaanderen gerçekten Belçika'daki en önemli olaylardan biri. Sürekli Twitter'dan TT listesini kontrol ettim ve yarış boyunca sürekli RVV ön plandaydı. Ayrıca Fransa, İngiltere, ABD ve Worldwide diye arattığımda da yarış sonrasında en azından bir TT ile RVV'in listeye girdiğini gördüm, bunların ekran görüntüsü var, aşağıda sadece Belçika'nınkini paylaşacağım. En ilginci ise Kristoff'un memleketi Norveç'te RVV ile ilgili hiçbir TT yoktu. Roubaix'de görüşmek üzere..



Alttaki tweetten anlaşılıyor zaman.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder