Normalde
bir sezonu kasımda sezon bittikten sonra beklemeye başlar, martta da hevesimizi
alırdık. Lakin 2014 sezonunu neredeyse 2-3 yıldır bekliyoruz. Üç yıl önce Turbo
V6’ların olacağı kesinleştiğinde başlayan merak Hamilton’ın 1 sezonu çöpe
atmayı göze alarak 2012 sonbaharında Mercedes’e imza atmasıyla başlamıştı
aslında. 2013’ün sıkıcı geçmesiyle gözler zaten bu sezona dikilmişti. 2014 hoş
mu geldi boş mu geldi bu yazıda biraz ona bakacağız fakat vizyonumuz çok dar
olacak, elde sadece Avustralya GP var.
Eğer
yarış bu kadar beklenildiği gibi heyecanlı geçseydi üçe bölüp yazmayı
planlıyorduk fakat beklentilerin altında kaldığı için ancak bunu yazabiliyoruz.
Melbourne öncesi tablodan çok çok farklı bir tablo göremedik hafta sonu.
Mercedes
antrenmanlarda gösterdiği hızını yarışta da bol bol gösterdi. Antrenmanlarda ve
sıralamalarda yavaş gözüken Williams için yine sezon hayal kırıklığı şeklinde
geçecek diye düşünürken pazar günü de onlar şaşırttı. Oraya gelecez. Cumartesi
yağmurlu geçtiği geçtiği için tek tur sıralaması yaparken ancak 2. ve 3.
antrenmanlardan yararlanacağız.
Mercedes
tek turda rahat şekilde önde görünüyor. Bouiller’in dediği gibi 0.5-0.75 sn
fark var gibi. Hemen arkasından gelen takımlar ise Red Bull, McLaren ve Ferrari.
Bu üçlüden hangisi daha güçlü belirsiz fakat Red Bull’un yağmurdaki hızı da
iyiye işaret. Ricciardo Mercedes’lerle mücadele edebiliyordu. Yani tek turda
Mercedes – Red Bull, McLaren, Ferrari – Williams, Force India sıralaması var
gibi.
Yeni sezon öncesi çok yerine pilotlarla basın toplantısı |
Yakıt
ikmalinin yasaklandığı 2010’dan beri tek turda hızlı olan takımlar yarışta bu
hızını kaybediyordu, en azından hız farkı yarışta azalıyordu. Bu sezon ise ilk
yarışta farklı bir tablo gördük. Tabloda en şaşırtıcı takım ise şüphesiz
Williams. Cumartesi günü Q3 mücadelesi veren takım Pazar günü adeta uçuyordu.
Mercedes hariç herkesten hızlılardı, belki onlar kadar da hızları vardı.
Cumartesi günü Ferrari’nin yavaş kalıp Pazar günü toparladığını son yıllarda
çok gördük ama Williams’taki olay daha farklı gibi. Yağmura bahane bulmak
istiyoruz fakat Mercedes’in yağmurda da ne kadar hızlı olduğunu gördük. Burada
büyük bir soru işareti var, Malezya’da göreceğiz artık. Yarış hızına gelirsek ;
Mercedes – Williams – Red Bull –McLaren – Ferrari – Force India. Kesme işaretlerine
dikkat. Red Bull’un diskalifiyesi de buraya bir şerh koymamıza neden olacak.
Takımın yakıt akışı ihlalinden ne kadar hız kazandığı önemli bir soru bizim
için.
Red
Bull dedik madem onlarla devam edelim. Bu diskalifiye çok büyük bir sorun
olmayabilir, sonuçta takım bir yarış mesafesi bile kat edememişti testlerde.
Onun etkisi olabilir. Önlerde programın en gerisinde olan takım yine Red Bull.
Takım agresif şekilde gelişebilir, göründüğü kadarıyla güçlü bir temele de
sahip. Birçoklarının beklediği gibi resmin dışında değiller kesinlikle.
Programlarının gerisinde olan diğer takım da McLaren. Sürücüler bütün testler
boyunca aynı araçla yarıştıklarını söylemişlerdi ve son testlerde biraz geride
görünüyorlardı. Yavaş yavaş takım patronu gibi davranmaya başlayan Boullier de
öncelikle dayanıklılığa önem verdiklerini söyledi. Malezya’ya önemli bir
paketle gelecekleri söyleniyor. Melbourne’de Mercedes’leri bir kenara
bırakırsak fena gözükmediler. Yağmurda o kadar güçlü değilken Pazar günü ne
Mercedes kadar hızlı ne de diğerleri gibi yavaştılar.
McLaren’de
takım içi mücedele de çetin geçecek gibi. 50. podyumuna çıkan Button hafta sonu
oldukça güçlü gözüküyordu. Antrenmanlarda sürekli Magnussen’in önündeyken ve
Q2’de de fena gitmiyorken Raikkonen’in neden olduğu sarı bayraklar ona patladı.
Zaten pistte sarı bayrak sallanırsa ilk etkilenen Button oluyor nedense. Sarı
bayraklar Button’ı vururken Magnussen’e yaradı. Button genelde daha hızlı
gözüktüğü hafta sonunda Magnussen’in gerisinde başladı. Bu noktaya kadar Genç
Danimarkalı pek ışık saçmadı, Q3’e zar zor geçti. İlginçtir, Q3’e kendini zor
atan Magnussen başka dünyadaki Mercedes ve Ricciardo hariç herkesi geçmeyi
başardı. Yani yapabileceğinin en iyisini yaptı Q3’te. Özetle Button’ın
karşısında hızlı öğrenen bir genç olacak. Yine de İspanya’ya kadar Button’ın
genel olarak daha önde olmasını bekliyoruz. Avrupa sezonuyla beraber Magnussen
hem araca biraz daha alışmış olacak hem de bildiği pistlerde sürmeye
başlayacak. Button’ın Formula 1’deki 15. sezonu olduğunu unutmayalım. Bahreyn’de
250. Yarışına çıkacak.
Takım
içi mücadeleler derken Ferrari’ye değinmek olmaz galiba. 50 yıl sonra iki
şampiyon pilotla yarışıyor Kırmızılar. Merakla beklenen mücadeleyi muhtemelen
günlük performanslarla detaylar belirleyecek. Alonso’nun takımda 5. yılını
geçirdiğini de unutmayalım. Detay sayılmayacak kadar önemli bir avantaj. Biraz
es geçiliyor maalesef. Raikkonen takmaz bunları denilebilir ama işler böyle
yürümüyor. Zaten Fin pilot ilk hafta sorunlarla boğuştu. Raikkonen dışında
herhangi bir pilot, Alonso’ya karşı üstelik böyle sorunlarla boğuşsa psikolojik
olarak çökmesi çok da zor değil. İşte konu Raikkonen olunca medyada ve
internette yazılanların hiçbirisini takmayacağı için sorunlarını çözmesi çok
zaman almayacaktır. Zaten kötü hafta sonunu rakibine göre en az kayıpla atlattı
diyebiliriz.
Diğer
çetin mücadele de Ricciardo ve Vettel arasında olacak gibi. Vettel’in sorun
yaşayıp Ricciardo’nun önde olmasından anlamıyoruz bunu, Ricciardo’nun Q3
performansı son derece iyiydi. Zaten Webber ve Vettel arasındaki temel fark da
tek tur hızıydı. Ricciardo muhtemelen Webber’den tek turda hızlı pilottur, ne
kadar hızlı olduğunu bu sezon göreceğiz. Vettel’in aksine taraftarlar
tarafından en sevilen pilot da olabilir. Red Bull’un Ricciardo’nun yalan olan
podyumuyla ilgili ısrarcı ama sonuç çıkması zor gibi. Kendi evinde ve yeni
takımıyla ilk yarışta alınan podyuma çok yazık oldu.
Merakla
beklenen diğer konu da yeni motorların sesleriydi. Hiç kimse bu kadar kötü bir
sesin çıkacağını tahmin etmedi sanırım. V10’lardan V8’e geçişteki ses kaybına
alışıldı ama bu ses falan değil. Startta bile çığlıkları duyamadık. İnsanları
yarışları pistten izlemek için en büyük etken belki de ses, yoksa iyi bir
izleyici için yarışı takip etmek gerçekten zor oluyor pistlerde. İlk yarıştan
sonra Lauda hariç hemen hemen herkes sesten şikayetçiydi, bu da biraz olsun
umutları artırıyor. Formula 1’in şu anki sesi WRC’nin onboard kameradaki
sesinden daha fazla değil.
Kural
değişiklikleri motor sporlarında rekabeti artırmak için bol bol kullanılır.
2014’deki temelde bundan farksız değildi lakin bu çok geçici bir çözüm. Eğer
Mercedes bu farkını korursa veya fark azalsa bile azalıncaya kadar önemli bir
puan farkı oluşturursa yeni kurallar elde patlayabilir. Ayrıca Mercedes şu an
için gridin en güçlü ikilisiyle 0.2-0.3 sn hızlı bir araçla bile sezonu domine
edebilir. O zaman da 2016’da V4’lere mi geçeceğiz. Pirelli de motorlara
güvenerek sert lastikler yaptı.
Muhtemelen önceki yılları arayacak gibiyiz.
Bernie –eğer kovulmazsa- Hembery’ye birkaç yarış sonra 2015’in lastiklerini
yumuşak yap diyebilir. Avustralya’da görünen tablo pek iç açıcı değildi.
Malezya
kendine özel iklim koşulları yüzünden net bir tablo ortaya koymayabilir. Zaten
4-5 yılda mutlaka bir şeyler oluyor ve karambol bir yarış oluyor açıkçası.
Sezon biraz Bahreyn’de, asıl olarak da Katalunya’da başlayacaktır. Şimdilik
Kuala Lumpur’da görüşmek üzere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder