26 Ocak 2012 Perşembe

2011'den Kısa Kısa -3-


Neydi bu adamın sorunu ?

Lewis Hamilton ; varlığı da bir dert yokluğu da bir dert. Belki Vettel'den bile çok gündeme gelmiştir bu sene, neyse ki bitti artık 2011 onun için. Bu seneki performansına bakarsak Belçika'dan önce ve sonra diye ayırmak gerekir. Sezonun son bölümünden önce yine kazalara karışmıştı fakat iki galibiyetli ve takım arkadaşının önündeydi. Bu vakte kadar çok göze batmadı ondan sonra Belçika'daki kazası, İtalya'da Schumi ile mücadelesi, Singapur, Japonya ve Hindistan'da Massa ile olan kazaları ve yine birtakım kötü şöhretler. Halamın bıyığı olsaydı amcam olurdu felsefesini yok sayarak Hamilton ve Button'un tek tur performanslarına bakmak istiyorum öncelikle. 12-7 Hamilton üstünlüğü var ama Button'un üstünlüğü olan 6 yarışta (Monaco, Britanya, Singapur, Japonya, Kore, Çin) Hamilton'un çeşitli sorunlarla boğuştuğunu unutmayalım, cezalar, ikinci turu atamamalar veya Monaco'daki malum kaza. Tartışmasız en kötü sezonunda Hamilton aynı takım arkadaşlarına büyük üstünlük kurmuş Alonso veya Vettel gibi bir skor yakalayabilirdi. Üstelik Button'un geçen senek lastik ısıtmada sorun yaşamadığını ve cumartesileri daha iyi olduğunu unutmadan. Bu kısmı niye yazıyorum, sorunu doğru saptamak adına elimizdekileri iyi okumak gerekiyor. Elbetteki puanlar pazar veriliyor, oraya da geliyoruz.

Peki pazar günleri ne oldu bu adama ? Başta belirttiğim gibi Belçika öncesi ve sonrası diye ayırmak gerekir sezonu Lewis için. Özellikle Kobayashi kazası tamamen bir konsantrasyon sorunu. DRS sayesinde zaten geçerim kafasıyla düzlüğe girmiş Hamilton yanına kadar gelmiş Koba'yı göremiyor (DRS bu sene Hamilton'a hiç yaramadı ayrıca). İtalya'da sorundan uzak durayım derken sorun gelip onu buluyor, söylemeden geçmek olmaz Schumi ile onu izlemek ayrı bir güzellik benim için. Gridin en agresif pilotlarından. Singapur'da kendi hatasıydı yine, acelecilik. Japonya'da hata payı Lewis'in daha çoktu ama normal bir kazaydı bana göre. Ve Hindistan, artık ne önemi var kimin haklı olduğu, ikisi için de kötü bir sezon. Ve Abu Dhabi galibiyeti. Abu Dhabi ve Nürburgring galibiyeti aslında lastik aşınmasını izlemek açısından çok güzel yarışlar ve Lewis bu lastiklerle nasıl yarış kazanabilirin iyi bir kanıtı. Sorun demiştik, lastiklerden girişelim. Lewis rakiplerinin aksine stintin sonlarında lastiğini daha bitik durumda oluyor ki, artık bunu sağır sultan bile biliyor. Fakat ilginçtir Hamilton istediğinde de lastikleri idare edebiliyor. Yine de bunun için pek çaba gösterdiği söylenemez. Bu sene için bir avantajı da lastikler artık pilotlar ve takım tarafından öğrenilmeye başlandı ve stratejiler birbirine benzemeye başladı. Yine de dengeli giden bir yarışta her şeyi lastiğin belirlemesi biraz bu sporun ruhuna aykırı.

Nerden nereye geldik; Lewis Hamilton'un sorunu sanırım kendisi. İlaveten MP4-26'nın kötü kalkışları ve kötü düzlük performansı, dolu depoyla da rakiplerinden yavaş kalması. Bu da aracı sürmek için sabır gerektiriyor, bakın Button özellikle sezonun bölümü sürekli son stintlerde podyuma çıktı veya yer kazandı. Yer kazanmak için aceleci tavrı, ona pahalıya mal oluyor. Empati yaparsak eğer, lider Vettel'in her tur farkı açarken Hamilton önündekilerle uğraşması onu deli ediyor sanırım çünkü o ikinciliği pek kabul eden biri değil. Kabul edeceği zamanlar da gelecek, rakipleri gibi 30'u geçtiği zaman bu tavrı biraz olsun değişecektir. Taraftarlar açısından olaya bakarsak, İtalya bunun için güzel bir örnek. 10 tur boyunca Schumacher'i zorlayan Lewis Hamilton'a nazaran J.Button lastiklerini sakladı ve ikili arasında yaşanan mücadeleden yararlanarak ikisini de kolayca geçti. Biraz karikatürize bir örnek ama bir taraftar hangisini ister. Evet Lewis Hamilton yarışta podyuma çıkamadı ama onu Lewis yapan ve taraftarları sevdiği yönü bu. Biraz paradoksal bir durum (böyle bir kelime var mı ?).

Kısa Kısa dedik ama uzadıkça uzadı. Toparlarsak, lastiğin erken aşındırması ve aceleci tavırları öne çıkan sorunlarıydı. Özel hayat ise benim bir türlü samimi bulmadığım bir açıklama, en azından yarışta. Yarış hafta sonunda bu tür problemler sizi etkileyebilir, belki de o kazalar o yaşadıklarının bir sonucu. Her ne olursa olsun, bunların hiçbirisi düzeltilmeyecek şeyler değil ki üstelik hızından da hiç bir şey kaybetmemişken. Whitmarsh'ın da dediği kendine çok yükleniyor, sanki bu puan durumunun tek suçu kendisininmiş gibi. Bu sene her yarışı günüde bir Senna gibi sürseniz bile bu Vettel'i yenmek imkansızdı. Hamilton'un durumu bir insana kırk kere deli derseniz adamı artık deli yaparsınız, öyle bir şey. Hamilton'un kendi üzerinde 'ben kötüyüm, ben kötüyüm, daha iyi sürmem gerek' gibilerinden baskı yapmaması lazım. Bunu aşmasında en büyük şansı Mclarendir. Takımla beraber daha sakin düşünüp, bunların üstesinden gelebilir. Aslında bakılırsa Mclaren ve Hamilton'un birbirlerine ihtiyaçları var. En büyük ikili Ferrari-Schumi ikilisini yenmeleri için bu şart. RBR-Vettel ikilisiyle sekteye uğramış olabilir, yine de uzun vadede en birbirlerine eklemlenmiş ikili gibi duruyor. Vadesi gibi bu konu da uzun, atlayalım o yüzden. Kontrat konusuna da değinirsek, sene sonunda Hamilton'un kontratı bitiyor, 2013 Massa, Webber ve Schumacher'in durumuna göre oldukça heyecanlı transfer haberlerine gebe şimdiden. Bu ortamda erken bir kontrat yenilemenin de faydası olacaktır Lewis ve Mclaren'e. Başka bir takıma transfer olması da ihtimaller dahilinde tabii ama ben pek olası görmüyorum. Transfer olabileceği Red Bull'da Vettel, Ferrari'de Alonso ve Mercedes'de Rosberg var. Hamilton'un herhangi birine transferi takım içi savaş demek. Bu üç takımın da pek niyetli olacağını zannetmiyorum. Son olarak Hill'in dediğinin aksine takım değiştirmek heyecan aramak için yapılacak en son yol olsa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder